Ankara’nın
ortası, şehrin göbeğinde, şehir tarımı, kentsel tarım ve şehiriçi ekolojik,
doğal, organik tarımsal üretim uğraşlarımızda; Şubat 15-20’si gibi başlayan,
TURFANDA ÜRÜN sevdamızda hemen hemen mayıs başı veya ortasından bu yana
hasattayız, hamdolsun.
GÜZLE
GELEN GÜZELLİK
Sizin oraları bilemiyorum ama bizim
burularda, bozkırın yüzünde yavaştan son bahar geldi hatta biraz daha soğusa
kışı hissetmeye başlayacağız, hayırlısıyla. Şubat 15-20’si gibi kapalı
ortamlarda ekim, dikimlere başlayıp, Mart 20’si veya daha çok Nisan başı gibi toprakla
buluşan turfanda ürün sevdamızda, erkenciler için Mayıs başı ve çoğunluğunda Mayıs
ortası gibi başladığımız hasatlar dolu dizgin devam etti. Havaların serinlemeye
ve güney yarım küredeki bahar uyanışı aksine yavaştan soğumaya yüz tuttuğu bu
günlerde, hasatta doruk noktalarında gezeriz.
Bu sene geç gelen ve uzun süren bahar, Nisan
yağmurları, kırk ikindiler, geç donların olmaması etkisiyle de meyvelere iyi
gelse de, sebzeleri pek rahat bırakmadı. Salatalık gibi sıcağı sevmez, daha çok
nem sevdalısı türlere iyi gelse dahi, toprak yüzeyindeki kök seviyesinde
bulunan kalsiyum yıkanması, derinlere inmesi sebebiyle özellikle domates için
zor bir yıldı. Neyse ki bizim turfanda ürün sevdamız vesilesiyle yaptığımız
erken dikimler sayesinde, kök gelişimi iyi olmuş, sonrasında yumurta kabuklarından
gelen desteği eksik etmeyişimizin de katkısıyla, ürün verimimiz yerindeydi. Ama
çoğu İç Anadolu, yazlıkçı sebzeciler zorlandı, özellikle domates ağırlıklı kök
çürüklüğü, meyve yanıklığı, kararması, mildiyo gibi rahatsızlıklar çoğu üretici
için can sıkıcı bir durumdu. Hatta çok kişiden bu sene son denememdi, artık
bırakıyorum bu sebze işlerini serzenişine şahit oldum, denk geldiklerime seneye
birlikte yol alalım ümidi vermeye çalıştım. Sizde de böyle durumlar var ise,
size de sözüm olsun, sadece sosyal medya, e-mail yolu vs bir şekilde haber
verin, iletişim bilgilerinizi ulaştırın veya benimkini temin edin ve kısmetse; yerinize
göre seneye ekim-dikim zamanında baştan birlikte başlayarak, yol alalım, bakın
inanın pişman olmayacaksınız. Bu işlerden herhangi bir şahsi çıkar da
beklemiyorum, onu da ayrıca dile getireyim, yüzünüzde oluşacak bir tebessüm,
bir dost edinmek ve bir ALLAH razı olsun dileği yeterde artar bizlere…
Peki şimdiye kadar neler yaptık, özellikle HASAT anlamında: Peyder pey yazdım, paylaştım. Takip edenler zaten biliyordur ama ilk denk gelenler ve kaçıranlar için basitçe dile getirelim, hem şehrin göbeğinde, Ankara’nın ortasında oluyormuş demek adına.
-
Bu sene SIFIR KİMYASAL ve böcek ilacı vs kullanmaksızın ilerledik. Ve şükürler
olsun ki, bu günlere kadar getirdik, kazasız-belasız. Ticari anlamda uğraşıyor
olsak risk edebilir miydik bilemiyorum ama iyi bir tecrübe oldu ve gururla
diyebilirim ki, oluyor hem de gayet güzel oluyor. Gönül rahatlığıyla da direk
dalından koparıp, hafif bir koltuk altına, çamaşıra sürmekle, lezzetle,
afiyetle yiyoruz, hamdolsun.
-
Sıfır kimyasal ve tarım ilaçsız durumu, organik doğal çözümler ile
destekleyerek ve daha ortaya çıkmadan yada sorun, sıkıntı gözükür gözükmez
çözmeye yönelik erken teşhis uygulamaları ile başarıya gittik.
-
Hasatlar olarak 3-5’er kök patlıcan, fasulye, nohut-mercimek gibi türlerden yaz
boyu hemen hemen haftada bir olacak kadar tencere kaynattık ve halen devam ediyoruz.
Özellikle patlıcan için döküm yeni başladı, muhtemelen bir kısmını kışlık
olarak muhafaza edeceğiz. Ürünlerden tek tük de olsa denk gelen akraba ve konu
komşuya da tatmak, tattırmak nasip oldu.
-
Salatalık ve biber (biberlerde bu sene hem çeşidi hem de kök miktarını çok
tutmuştuk) de ta mayıs ortasından bu yana yiyip duruyoruz. Kahvaltıya,
salatalara bolca tat, lezzet ve renk verdi sofraya, çok şükür. Hatta birkaç kök
olan jalepon ve diğer acı biber türleri ile kışlık turşuya dahi para
vermeyeceğiz kısmet olursa.
-Bahçenin
şahı, uzmanlık alanımız diyebileceğim haliyle domatesler, kahvaltıya, sofraya,
salatalara renk ve tat oldu. Menemenden yeşil fasulyeye kadar çok yemeğe salça
dahi koymaya gerek duymadık. Kışlık menemenlikler tamam, ALLAH’ın izniyle. Salça
için bir miktar gün salçası oldu ama inşai uğraşlar ile henüz fırsat olmadı. Kayınbaba
gil ve diğer denk gelenlere bolca verdik ve tabi denk gelen komşularla da
paylaştık olduğunca, fazlasıyla.
Domateslerde
ikinci ve üçüncü grup dikimlerde hasada yeni başladık diyebiliriz, özellikle
tepe ürünler bir aya kadar olgunlaşmaz ise kışlık turşu ve iç mekana koyduğumuz
kasalardakinin de zamanla kızarmasıyla daha iki ay kadar domatesimiz eksik
olmaz soframızdan. Muhtemelen 60-70 kg kadar domates geçti, geçecek elimizden…
-
Yeşillikler, kendi üretimimiz lavanta, biberiye gibi tıbbi aromatikleri saymıyorum,
sağ olsunlar bizleri renksiz, tatsız ve şifasız koymadılar.
-
Son olarak JBL Kabakları (jack bi little Pumkins), minyatür bal kabaklarının
çiçeği ile yapmadığımız kalmadı neredeyse, reçel, tatlıdan çorbaya, yemeklerin
çoğuna renk vermesinden dolmaya, omlete ve dahi bir çok katıkta güzel bir tat
ve renk kattı soframıza. Ve yeni yeni başladığımız kabak hasatlarımızla olanlar
da kısmet olursa sonraki seferlere. Geçen sene bir iki kökten bir dünya
mutluluk yaşamışken, bu sene kenar ve kıyı ağaçların hemen hemen hepsinde kabak
oluşu ile muhtemelen50-60 belki de daha fazla kabağımız, sarı turuncu
mutluluklarımız olacak ki, 10-15 belki de daha çok kabakla neler yaparız,
sizlerden de tariflere açığız her daim.
Şimdilik hasatla ilgili diyecekler,
hikayeler böyle bizde sadece sebzeyi bakışla, şehrin göbeğinde, AnKARA’nın
ortasında, şehir tarımı, kentsel tarım, şehiriçi doğal, organik tarımsal üretim
uğraşlarımızda, hem de 40-50 m² kadar bir alanda olanlar, bir avuç topraktan
gelen bir dünya mutluluk halimizle. Bu duygu ve düşünceler içerisinde tarımla,
üretimle, doğayla ve duayla kalın, sağlıcakla…
KARA
ÇADIRIN KARA EVLADI
KARAyolcu
Orman Mühendisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder