ŞEHİR TARIMI, ŞEHİRİÇİ MEŞGALE AMAÇLI PERMAKÜLTÜR TARIM
HASAT
ZAMANI
Yazmaya çalışıyoruz, olanları,
uğraşları olduğu kadar, emek ölçüsünde ve olmadığı kader diyerek. Tarımsal faaliyetler
daha çok büyük alanlar, büyük emeklerle dünyaya gelmekteyken, bizimkisi daha
küçük alanda karlılık, yüksek verim ve kazanç gayesi gütmeden, şehrin ortasında
Ankara’nın göbeğinde, meşgale amaçlı uğraş, heftiktir. Hem memleket ve eskiye
özlemi gidermek, hem kendimize meşgale etmek, hem de çocukların, dalından bir
domates koparışına şahit ve vesile olmak. Yoksa şehirde yetişmiş veya yetişen
bir çocuk, nerede görsün tarlayı, nerede bulsun ve dokunsun taşa, toprağa. Ki
aslında öz, ana gaye budur, anne-baba ebeveyn olarak, tüm hepimizin gayesi
böylesi şeyler değil midir? Çocuklara yaşanabilir bir gelecek bırakmak…
Haziran başından bu yana, yavaş yavaş,
azar azar hasat etmekteyiz olduğunca, karınca kararınca. Gerçi erken başlamanın
bir olumsuz yanı da, daha yeni yeni başlayanlara göre bizimkiler, bayağıca
bitmeye yüz tuttu. Önce çilekler, yeşil soğan ve yeşillikle başladık. Ve aslında
öyle verimli ki KARA TOPRAK, hala 3-5, 3-5’te olsa çilekten yiyoruz, yeşil
soğanın ilk furyası gitti, baş soğanları da söktük ve ikinci mahsuller de,
sofrayı, salatayı, kahvaltıyı süsler, tat, lezzet katar oldular. Yeşillikler ise
maşALLAH, ara ara böceklenmiş olsalar da organik kökenli küçük yollu çözümler
ile hal yoluna konuldu ve sürekli yeşillik ihtiyacımızı karşıladık.
Hasat zamanı olarak şimdilerde tohumlukları
ayırmaktayız. Domates, salatalık, patlıcan vs iri tohumluları ayrıca yazacak ve
irdeleyeceğiz. Ama bu sefer yeşilliklerin tohumundan bahis geçelim. Soğan
tohumu, evet evet bildiğimiz baş soğan tohumu, o da olur muymuş dediğinizi
duyar gibiyim. Soğan tohumu yeşil soğanları ince ve yassı olanlardan başka,
market ve manavda pek göremeyeceğiniz, daha sert ve yuvarlak halli olanları
vardır. Erkek soğan denir. Bu erkek yeşil soğanların ucunda, soğan çiçeği
olarak, önce yuvarlak ve koni şekilli, sonradan da pür gibi açmış, daha iri,
bir yumruk büyüklüğünde top çiçekleri olur. Bu çiçekler tozlaşıp, olgunlaşması
sonrasında, topların uç kısımlarındaki beyaz püsküllerin içerisinde, önceden
yeşil ve sarımsı, sonradan ise siyaha dönen ve kapsüller içinde 2-3’er taneli,
çörek otu benzeri tohumları olur. Bu tohumlar olgunlaşma zamanında kapsüller
açılır ve eğer toplanmaz ise toprağa dökülür. İşte olgunlaşma zamanı olan bu
vakitlerde, biz yere dökülmesi öncesi, ellerimizle tek tek çıkararak yada toplayıp
bir yerlerde iyice kurumaya bırakıp, kuruma sonrası da avuç içerisinde iyice
ovuşturma ve kırıştırma yöntemiyle saplarından ve kapsüllerinden ayırarak, BİR
AVUÇ MUTLULUK yaşamaya gayret ettik. Sonrası mı? Merak eder ve pür dikkat devam
etmek ister gibi gördüm sizleri. Ama biraz daha merak deyip sonrasını daha ilerleyen
zamanlara bırakıp soğanın bu güzel yolculuğuna daha sonra devam edelim...
Küçük tohumlulardan bahsedeceğim diğer
ikisi de dere otu, marul ve roka. Açıkçası bizde bolca olup, tohumluk olarak
düşündüğümüz bunlarla birlikte, turp, tere, roka ve çok az da maydanoz vardı.
Tabi nane, reyhan, kekik, biberiye ve lavanta gibi itri ve aromatikleri saymıyorum,
bunlardan da denk gelip temin edemediğimiz adaçayı kaldı, o da seneye artık diyerek
kendimizi teskin ediyoruz. Evet devam edelim küçük tohumlular ile TOHUM HASADI
hikayemize. Rokalar uzun bir sap üzerinde beyaz beyaz çiçekler açar. Sarmal dizilimli
bu çiçekler olgunlaştığında ince uzun, önceden yeşil sonradan olgunlaştıkça
sararan ve olgunlaşınca kuruyup beyazlaşan kabuğu olan yeşil fasulye varidir. Ve
içerisinde önceden yeşil, sonrada ise açık kahverengi küçük tohumları olur. Beyaz
fasulyenin yada barbunyanın kabuklarından ayrılması gibi açılarak tohumları
ayrılır. Diğer küçük tohumlu kahramanımız ise DERE OTU. Önce sap sarı çiçek
açan ve olgunlaştıkça önce yeşil sonradan haki ve grimsi renk alan ve iyice
olgunlaşınca ikiye ayrılması ile susam vari tohumları olur, dere otunun. Ve son
kahramanımız ise MARUL, düz yada kıvırcık marullar, göbek uçlarında hemen hemen
1 m.ye yakın boy yapan sürgünler verirler, kartlaştıkça. Bu ana sürgünler
ucunda sayısız beyaz veya sarı çiçek açan marulların çiçekleri olgunlaştıkça
beyazlayan ve kuruyan, ucunda pamukçuklar bulunan bir kapsüle dönüşür. Bu kapsüllerin
ucundaki pamukçuklar koparılarak, kapsülün içinde kalan olgunlaşmış tohumlar,
uygun ortamlarda biriktirilip, biraz daha kurutulması sonrası tohum hasadı yapılmış
olur.
Tohum hasadında, rüzgar, nem almayan
yerde kurutulması sonrası tohumların, yine güneş, nem, sıcaklık vs.den uzak
olarak uygun kaplarda muhafaza edilmesi ve ekim, dikim zamanına kadar
saklanması gerekir. Bu uğraşlardaki püf noktalardan birisi de tohumların
kutulanması anında etiketlenmesidir. İşin ne kadar uzmanı, ehli olursanız olun,
tohumları karıştırmamanız elden bile değil, ana hatlarıyla bir tohumu tanıyor
olsanız da, kökenini bilmek, marul tohumu yanında kıvırcık veya göbek marul
olduğunu ayırt etmek imkansızdır. Ancak çimlenme sonrası, yaprakları iyice
belirginleşmesi ardından anlaşılabilir, marulun nasıl bir marul olduğu… bu
tavsiyelerle birlikte kalın sağlıcakla…
KARA
ÇADIRIN KARA EVLADI
KARAyolcu Orman Mühendisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder