Kara Mutluluk

 Her işi ilk öğreten peygamber adıyla başlamak bir gelenektir ya tarıma da, insanoğluna tarımı öğreten Hz. Adem A.S. adı ile başlayalım.

AnKARA'nın ortası, şehrin göbeğinde, şehir tarımı, kentsel tarım, şehiriçi permakültür tarımsal üretime dair, TURFANDA ÜRÜN gayesiyle erken başladığımız uğraşlarda, bolca yeşillikler soframıza renk ve tat kattı şimdiye dek. Kara ters dut hasadımız bayağıca iyi ve kiraz’ımız kızarıp gelir hamdolsun, salatalık ve biberlerden ilk hasatlarımızı yaptık, şükür ALLAH’a ...

Bugünümüze hamdolsun, illa geçmişlerimiz özlenir, mekanları cennet olsun gidenlere ve ALLAH uzun ömür versin bizlere, kalanlara, evlatlarımıza ve gelecek nesillere inşALLAH, dönüp bugünümüzü aramayalım, DUAmdır...

****

Her güne bir nimet dediğimiz çok zamanlar oldu, oturup yazmaya fırsat buldukça. Gelin bu sefer bambaşka bir nimet diyelim hep birlikte, ÇAY, evet evet bildiğimiz çay, hem de tavşan kanı...

TAVŞAN KANI

Sabah kahvaltıya, öğlen yada akşam yemeği arkasında veya misafirlikte güzel bir keyif haliyle her türlü, her yerde, her zaman kahvaltıya çay, 10 çayı, saat 5 çayı ve daha nicesi. Geliyoruz bir çay koy ile başlar sohbetler, durun hemen bir çay koyayım geliyorum diyerek muhabbeti koyulaştırır.

İnce belli bardak, porselen kupa, cam kupa, bir duble bardakta tercih bulur, kişiye ve yer göre değişen haliyle. Ve her yerin bir ifadesi vardır çay hakkında. Kimisi küçük kahve bardağında, yarısına kadar çay dibi ile içer, kimi yerde süzgeçli içilir, kimi yerlerde ajda da yer bulur, Ajda Pekkan edasıyla. Erzurum’da ve yöresi kırtlar şekeri yudumlarken çayı ve alışkın değil, bilmezseniz bu hali, çay kaşığı istemeyi bir ihtiyaç hisseder, hatta kimi zaman cebinize bir çay kaşığı ile dolaşmak da adetiniz olur zamanla. Rize, Trabzon vs.de çay isterken alışkın değilseniz, süzgeçli olsun deme ihtiyacı duyarsınız, küçük ince belli de yarısına kadar çer çöple gelen çayınızı memleketinde yudumlarken. Mersin gibi bir Akdeniz kentindeyseniz, çaydanlıkta takılı süzgecin üstüne birde bardağın üstünde süzgeç olur ki, bir Karadenizli son bardağı isterken, kardeşim çaydanlığın dibindeki çay çöllerinden de koy şu bardağa da keyfine varayım KARA ÇAY’ın der, gayri ihtiyari ve şaka yollu bir hal içinde. Ya sizin tercihiniz nedir, nasıl istersiniz çayınızı?


Şekerli, iki şekerli, şekersiz vs hatta yeşil çay, beyaz çay, bitki çayı gibi daha birçok haliyle, ÇAY bir kültürdür, gelenekten geleceğe... Şöyle bir köy kahvesine oturup, çek abime ablama tavşan kanı, kaç şekerli olsun? Nidaları ile yükselen bir hoş sedadır, kulaklarda çınlayan. Dinlenme tesislerimde koltukta oturmaktan ağrıyan kabalara ilaçtır, şifadır adeta. BENim içinse mavi gök çaydanlıkta, közde demlenmiş haliyle, bazen daha kaynamaya dek beklenmeden rahmetli BABAm tarafından alacalanmış hoş bir hatıradır, iki çökelek sıkması, 3-5 zeytin tanesi ve bir tutam tereyağı ile kahvaltıyı şenlendiren...

İnce belli de TAVŞAN KANI bir bardak çay alır, “Altun hızma mülayim, seni Haktan bileyim, sen terle temmuzda, ben terini sileyim”e sebep gelen ekin derimlerinde, harmanda hasatta bir huh çekmeye, iki nefeslenmeye sebep tüm yorgunluğu, dağlara, taşlara dağıtan...

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

KARAyolcu Orman Mühendisi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder