Küçük şeylerden
mutlu olabilmek şu hayatta her daim güzeldir, ne mutlu öylelerine, daim olsun
mutluluğumuz.
Eskiden davarlı günlerde
en çok istediğim hayallerden birisiydi, hemen inip evin önünden bahçeden
kahvaltıya yeşillikler vs koparıp, taze taze çıtır çıtır yemek. O zamanlar sütler,
peynirler vs taze tazeydi. Ve şükür ALLAH’a o günümüze ve bugünlerimize...
AnKARA’nın ortasında, şehrin göbeğinde şehir tarımı, kentsel tarım, şehiriçi
permakültür tarımsal üretim uğraşlarımızda kısmen hasatla birlikte, kahvaltımıza
sofraya renk ve tat gelir, hamdolsun... böyle bir girişle başlayalım istedim bu
sefer, farklı çözümler, yeni arayışlara; hazır mısınız?
BEYAZ GÜZELLİK
Baharla birlikte
sıcağı iyice bastırmış hali üzerine, önceki yıllara ve normal zamana göre geç
kalmış, Nisan, kırkikindi yağmurları bereket saçar, bugünlere. Ve yağmurla
birlikte mevsim normallerine döndü sıcaklık ve iklim, en azından AnKARA için
durum böyle. Şehrin göbeğinde, AnKARA’nın ortasında şehir tarımı, kentsel
tarım, şehiriçi permakültür tarımsal üretim uğraşlarımızda turfanda ürün
gayemizle verdiğimiz hayat mücadelesinde, bu sabah yaşadığımız küçük hüsranı
anlatarak girelim söze, müsaadenizle;
Arkadaş bir
taraftaki bitkiyi söküp diğer tarafa atmak, bir kaçını gövdesinden kırmak, yere
yatırmak, ortalığı birbirine katmak nedir?
Sanırsın insan yapmış, kedi tüyleri olmasa başka birşey deriz.
Şikayetçiyim bu kedilerden, sokak kedisi sokakta olur, evde ise içerde veya
kendi alanında. Birileri hayır dua kazanacak, içini ferahlatacak, ruhunu
rahatlatacak derken bizim üzüntümüz, hayal kırıklarımız nolacak. Bin bir emekle
uğraşıp, baharın soğuğunu, havanın ayazını, salyangozunu, böceğini çektik,
koruduk, tam olmaya başladı derken, yazık değil mi bizlere, bu güzelim canlara,
kedi canda bu CAN, EMEK değil mi? Üç beş kedi neyse de bir sürü, çok olunca
böyle oluyor, pisi bk.na çareler bulmaktan toprağın tadını çıkartamıyoruz,
gidip doya doya, toprak avuçlayıp, mıncıklamak bizim çocuğun hakkı değil mi, bu
kadar toprağın kıyısındayken. Hadi idare ederiz, o bizdendir de talan olan
BİTKİLER n’olacak, hareket edemiyor, ağzı dili yok, ses çıkartamıyor diye bu
canların suçu ne?
Bu hüsranla, şok
edici görüntüyle birlikte, geri diktik sökülenleri, kırılanları, yatanları
düzelttik, adam olmazlar daha ama bir umut işte FAKİR’in EKMEK’i. Çok üzgünüz,
talan olan üç salatalık, iki üç biber ve kırılan iki domates bitkimiz, yazık
bize ne çektik, daha dur bu iyi günlerimiz mi yoksa... Gördüklerimizi ve
duyduğumuz üzüntüyü paylaşayım istedim, hani üzüntü, kırgınlık paylaştıkça
azalır derler... Diyerek paylaşımda bulunduk ve özellikle kediseverler öyle bir
yüklendiler ki, sanki kedilerle ayin partisi yaptık.
Nasıl kıyılır o CANLAR’a,
yaratılana olan sevgimiz, saygımız YARADAN’a olan bağlılığımızdan gelir, bir salyangozu
dahi bira şişesinde boğmaya, tuz atıp çısıl çısıl ölmesine veya kimyasal zehirli
ilacı ile öldürmeye kıyamaz, gerekirse uykudan feragat ederek, geceli-gündüzlü emekler
verir, toplar uzaklara parka vs götürüp bırakırken... Sadece bir serzenişti bizimkisi,
gördük ki ya yanlış anlaşıldık yada başka emeklere alet olduk. Sözüm ona, hayvanseverlere,
azıcık da İNSAN’a saygı sevgi besleseler, dünyada ne kötü kalır ne de kötülük. Ki
o sokak hayvanları diye üzerinize titrediğiniz köpekler, nice çocukları, yetişkin,
yaşlı kadın erkek demeden insanları parçalıyor. Hiç mi içiniz sızlamıyor o giden
CANlara, hani canlı seversiniz ya, insan CANLI değilmi yoksa. Canlı demişken, tüm
insanlığın suçunu üstüme yükleyenler, nice bomba düşüyor nice gariban, özellikle
müslüman diyarlara ve onlara da sesiniz çıkıyor mu acaba, boynu bükük bizlere çıktığı
kadar.
Ki nice zamanlar çobanlık
yaparak ömrünü bu zamanlara getirmiş, HAYVAN, doğa, çevre, doğal sevdalısı olarak
tanıyanlar, bilenler çok iyi bilir ve paylaşımlarım vs hep bu yönlü, insanlara bilgi
saçayım, bildiğimce herkese fayda vereyim diye, kendi zamanından, enerjisinden,
ailesi ve sevdiklerinden çalarak, çabayı emeği böylesine harcayan, kendini paralayan
bir ORMAN MÜHENDİSİ olarak ki bilmeyenlere de aleni ilanımdır, mesleğimi çok seviyorum,
severek ve gururla yapıyorum. Mesleğimi seçmende ki en büyük gayem, doğayı bilirim
keçilerimizden, ağaçlardan, kuştan kurttan, börtü böcekten zaten alışığım, hiç zorlanmam,
hem ne güzel dağ taş çalışacağım diyerek seçtim, severek yapıyorum.
Toprağa, tarıma, doğaya,
çevreye ve daha nicesiyle doğal döngünün devamlılığına yönelik uygulamaları bizzatihi örneklerle paylaşmaya
çalışma gayretinde olduğumu son birkaç yazıma bakarak, sayfama, siteme gelerek,
arkadaş ekleyerek görebilir ve anlarsınız.
Neyse konumuza gelelim
ve yazımıza devam edelim. Yada boşverin, tüm enerjimiz sömürülmüş haliyle, şimdilik
erteleyelim, kısmetse vakit ve enerji olduğunda devran ederiz. Kalın sağlıcakla,
doğayla, duayla, mutluluk içinde...
Diyerek ertelediğimize devam edelim gelin, kurda kuşa aşa aşa diyerek çıktığımız bu yolda nazar çıktı, zekatı olsun diyelim, ruhu hafifletelim, içi rahatlatalım, elden gelen de birşey yok, hocanın dediği gibi torba değilki büzesin, insancıkların ağzını.
Hafta sonu
uğraşlarımızda badana boya vardı, eve içeri dışarı değil ama bitkilere, ağaçlara
özellikle gövdesi, kabuğuna daha çok.
BOYA BADANA dediğimiz olayı izah edeyim öncelikle;
Biraz KİREÇ,
kirecin 1/5-6’sı gibi KAOLİN KİLİ boş kovayarak, çok aşırı su koyup su hale
getirmeyecek şekilde biraz kıvamlı ama koyu değil olacak şekilde sulandırılıp
seyreltilir. Daha sonrasında iyice karıştırılarak elde edilen KARIŞIM, ağaç ve
bitkilerin çokluğu ve gövde, beden kalınlığına göre boya, badana fırçası yada
el keski, rulo fırça yardımıyla ağaç, bitki gövdesine, kabuğuna iyice kabuk
çatlaklarına da değecek, girecek şekilde sürülür.
Sürüm sırasında,
olabildiğince yere, alttaki bitkilere damlatmamak iyi olur ve ara ara karışımı
karıştırmak gerekir. İlk başta kurumadan biraz renksiz, daha az beyaz, hafif
bejimsi renkte durabilir fakat zamanla, biraz kuruduktan sonra beyazlayacak,
ağaçlar, bitkiler BEYAZ GELİNLİK giymiş, beyaz ten çorabı giymiş, güzel, taş
gibi bir hatuna dönerki, bütün bekar erkeklerin hayallerini süsleyecek halde
olurlar... Öte yandan FAYDASI neler dersek;
Zararlı böcekler
, genelde larva halinde kışı toprak altında geçirir. Bahar geldiğinde canlanan
böcekler ağaca çıkıp çiçeklere yumurtalarını bırakır. Meyve olgunlaştığında meyveleri
yiyen kurtçuklar vs ekonomik zarara sebep olurlar. Bu nedenle bağlantıyı kesmek
için ağaçlar sönmüş kireçle beyaza boyanır ve ağaçlara herhangi bir zararı
dokunmaz. Ayrıca bu uygulamada amaçtan birisi de, gövdeyi ve dalları kızgın
güneş ışınlarından korumaktır...
Biz de uygulamaya
biraz daha ekleme yapıp, biraz daha fazla faydası olsun diyerek, kireç yanında
KAOLİN KİLİ de ekledik. Umarım faydası, şifası olması dileğiyle. Beyaz
parizyen, ten çorabı giymiş, sütun gibi bacakları olan bir şehir güzeli, hatuna
döndü ağaçlarımız velhasıl...
Sağlıcakla,
doğayla, duayla ve huzur, mutluluk, afiyet, güzellik içinde kalmanız dileğiyle.
Daha fazlası için takipte kalın.
KARA ÇADIRIN KARA
EVLADI
KARAyolcu Orman Mühendisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder