Davarlı
günler, ahır hayvancılığı iyidir ama serbest dolaşım, Toros Dağları’nda yapılan
sürü hayvancılığı daha bir farklıdır. “Arkadaşlar, gidin bakınız Toros Dağları’na
bir yörük çadırı var ve duman tütüyorsa, şunu biliniz ki hiçbir güç bizi yıkamaz”
diyor M. Kemal ATATÜRK. Ne mutlu ki az da olsa çadır var ve dumanınız tütüyor
hamdolsun…
SOĞUK
ÇINLAR
Toros Dağları’nda yapılan sürü
hayvancılığı, ağırlık keçidir, davarcılık zor zanaattır. Hasta bilmez, düğün,
bayram bilmez. Az dur, şurada biraz daha keyf yapayım da biraz sonra gider
bakarım, diyemezsiniz. Yörük kardeşim, vakti saati geldiğinde işinin başında
olmalı. Ağılın kapısını açacağı saat yaklaştığında meleşmeye başlar keçiler. Ya
şimdi kar yağıyor, hava çok soğuk, önüne az yem saman vereyim de bugünü böyle
geçiştirelim, diyemezsiniz. Ne kadar yemini samanını versende, ağılında,
ahırında, şöyle bir çıkacak, kardan gidemese de gidecek biraz birkaç çalıda
karnını doyuracak. Ayağının pisini tozunu döküp gelecek oralara, dağlara. Bugün
bayram, bayrama gideyim geleyim, öyle salarız. Ağılda biraz daha yatsın diye
bir lüksünüz olamaz.
Düğününüz mü var, en sevdiğiniz bir
arkadaşınız mı evleniyor ya da aileden birisi. Hiç fark etmez. Emanet
edebileceğiniz birileri yoksa, gideceksiniz o ağılın, ahırın kapısını
açacaksınız. Hani derler ya iki elin kanda olsa, yine geleceksin. Aynen öyle,
geleceksin açacaksın o ağılın kapısını. Salacaksın hayvanları, dağ bayır
dolaştıracaksın. Mecbursun, kaçarı yok. Kar yağdı, havalar çok soğuk
bugünlerde. Her yerde soğuktan şikayetçiyiz, arabaların göstergesindeki
soğuklar ile dert yanıyoruz. Birde yörük kardeşleri, KARA EVLATLARI düşünün.
Mecburlar, gidip çardağın, ahırın ya da inin, mağaranın ağzını, kapsesini
açması lazım.
İşte böylesi davarlı günler, soğuk mu
soğuk hava, çın çın çınlatıyor ortalığı. Birde üç aşağı beş yukarı davarın
kuzlama, yavrulama zamanı gelmiş. Hayvanların ağılı, çardağı yeterince kuytu,
korunaklı ve sıcak değilse işler iyice sarpa sarmıştır. Sabaha kadar birkaç kez
kontrol etmek gerekir, keçilerin kaldığı yeri. Keçilerden biri ve bir kaçı
yavrulamış ise hayvan gübresinin üzerine ve keçi de yalayıp, temizleyemedi ve
ayaklandıramadı ise körpecik oracıkta donar kalır, soğukta animallah. Yeni doğan
körpeyi, kurulamak gerekir, kuru kuytu bir yere almak, annesini emmesi ve
karnını doyurmasına yardım etmek gerekir. Gerekirse evin içine, ateşin karşısına,
ocağın başına getirmek, belki de annesiyle birlikte evi paylaşmak gerekir. Yoksa
bir yıllık emek, gelecek, çocukların okul harçlığı vs heba olur gider.
Hava çın çın soğuk ve çınlatıyor, üstünden
de sürekli kar yağışı devam ediyor. Karın yerde yüksekliği, 40-50 cm’yi bulmuş.
Ama davarın ağıldan, ahırdan salma zamanı geldi çattı. Yapacak bir şey yok. Gideceksin
ve açacaksın o kapıyı. Dahası açmakla kalmayacak, hayvanların yürümesi,
yayılacağı, otlayıp karnını doyuracağı çalıların olduğu yere kadar, önden kara basa
basa, bir greyder edasıyla yolu, izi açacaksın. Seni takip eden hayvanlar,
yayılacağı çalıların olduğu yerlere geldikçe kendiliğinden yolunu almaya,
bulduğu çalıları otları yemeye başlar. Ama o zamana kadar senin ayağındaki
çizmen, içindeki çorap muntazam değilse işin zor. Yırtık veya delik bir çizme
varsa ayağında veya kısa ise kulağı, içine kar giderse vay haline. Ayak başlar
o soğukta, sızım sızım sızlamaya. Üzerinde iyi ve kalın bir mont var, çizmen vs
kıyafetin muntazam ise ve hayvanları yayılıp, otlayacağı yerlere getirmişsen,
değme keyfe.
Hele bir de kuytu bir kaya kovuğu, dağ kulağı
varsa, daha evvelinden oraya ıslanmasın diye biraz çalı, çırpı, odun atmış ve
ayarlamışsan. Yanında da kibrit veya çakmak varsa, bir ateş yakabilirsen işler
süper. Ateşin karşısına geç, gel keyfim gel. Hatta cebinde de biraz kavurga,
kuru üzüm, fıstık, mıstık ya da yanında biraz azık, bir peynirli çökelek
sıkması varsa, dahası bey de olmaz bu keyfin ve akşama kadar oralarda oyalanır,
vakit geçirir ve keyf çatarsın. Ya YOKSA işte o zaman hal harap, perişan… Duayla
ve doğayla kalın sağlıcakla…
KARA
ÇADIRIN KARA EVLADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder