ŞEHİR
TARIMI, ŞEHİRİÇİ MEŞGALE AMAÇLI PERMAKÜLTÜR TARIMSAL ÜRETİM
SU
FAKTÖRÜ
Su hayattır, susuz hayat mümkün
değildir. Klasik bir başlangıç olsun istedim. Felsefeyi bir yana bırakırsak
gerçekten öyledir: Haritayı önünüze alarak yada bildiğiniz güzel yerleri hayal
ederek düşünün, akan veya durgun bir su kenarında kurulmuş yerleşimler, daha
çok gelişmiştir. Diğerleri ise hala bir köy yada kasabadır veya öyle bir görünüme
sahiptir. Suyun kenarında ve yakınında olanlar ise daha yeşil, kordon boyu
yürüyüşleri, geçip kıyısında bir oltayla birkaç saat takılmak gibi daha çok
faaliyete imkan vardır.
Su hayattır, toprak ile emeğin
yanında su tarımın, tarımsal üretimin olmazsa olmazıdır. Taşıma su ile değirmin
dönmez dedikleri hesap, bir su kaynağı yoksa, tarım, şehiriçi tarımı, meşgale amaçlı
permakültür tarımsal üretim de olmaz, olsa da verimli, istenilen düzeyde olmaz.
Su demişken, çeşme, normal içme suyu çeşmesi de yeterli olmaz, olsa da olmaz,
insanın aklında su faturası varken istediği tarımsal faaliyeti düşünürken,
aklında fatura olduğundan, istediği çeşitlilikte ve verimde olmaz, olamaz. O yüzden
tercih yüzeyden akan bir su kaynağı, sulama kanalı olur, sürekli akışlı bir
dere, nehir olur yada yer altı suyundan faydalanma amaçlı bir derin kuyu,
sondaj kuyusu olmazsa olmazıdır. Böylesi kaynakta dahi, süreklilik arz eden,
sonsuz kaynak bakış açısından uzak, gelecek nesilleri de düşünerek hareket
etmek elzemdir. Damla Sulama Sistemleri gibi su tasarrufu sağlayan bakış
açısıyla hareket etmek gerekir. Tasarruf hayatın kaçınılmaz ilkesidir, çünkü
kaynaklar sınırsız değildir. Aslında hayatın her alanında ekonomi yapılır, kıt
kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçları karşılamak…
Şehir tarımı, şehiriçi tarımcılığı, meşgale
amaçlı permakültür tarımsal üretim çalışmalarında, nasıl olduğu imkanlar ve
olanaklar çerçevesinde olan haliyle su ihtiyacı karşılandıktan sonra, sıra
sistemin kurulması, planlamanın yapılması ve mevcut olan toprak ile emek yoğun
çalışmalara geçilmesi gerekir. Emek yoğun diyorum çünkü, bilenler bilir,
tarımsal faaliyetler çok emek ister ve çoğu zamanda emeğin karşılığı aranmaz.
Çünkü bu işlerde zaten kıt kanaat geçim geçinilir, ekonomi yapılır ve kazanç
elde edilirken, daha çok küçük işletme ve aileler halinde olan tarımsal üretimi
yapanlar, emeğini aramaz. Birde işin içine kendi emeklerini katsalar ve
emeğinin karşılığını arasalar, açken daha da aç kalırlar ve hemen, anında
elindeki işi gücü bırakmak zorundalardır, bırakmaları gerekir, kurtarmaz çünkü.
Emeği karnı doymuş, günü vakti boş geçmemiş, kendine ailesine bir ekmek kapısı
bulmuş gözüyle bakarak yaşar çiftçiler…
Velhasıl su kaynağı bulundu, su ihtiyacı karşılandı
ise şehiriçi tarımı, meşgale amaçlı permakültür tarımsal üretim faaliyetinde
ihtiyacın ana kalemi karşılanmış, sorun çözüme kavuşturulmuş olur. Sorun
diyorum, susuzluk gerçekten büyük sorundur. İster yer altı suyundan, ister
çeşmeden, isterse yüzeysel akışlı veya durgun bir kaynaktan çözülsün, su ihtiyacı
karşılanmış ise işe başlanabilir, gönül rahatlığıyla… Başlarken dediğimiz gibi
su varsa, hayat vardır yada su hayattır.
KARA
ÇADIRIN KARA ÇOÇUĞU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder