Kuyu ve Kuyu Suyu

KUYU ve KUYU SUYU

 

            Su hayattır, temiz, içilebilir su kaynaklarına çok ihtiyaç vardır. Su zorsa hayat zordur, su yoksa yaşam yoktur. Hayatın anahtarı SU’dur… Kırmızı kırmızı su kurtları, su pireleri ve galle (sincap) gibi su içmek isteyip de içerken bir sebepten suyun içine düşmesi sonrası boğulup öldüğü leşlerininde bulunduğu kuyu suyu tüketilir mi? İçilir ya içme ve kullanma suyu olarak başka bir çare yoksa, mecbursa insan öyle bir içer ki öyle böyle değil, hani televizyonda belgeselde, Afrika’da yaşayan insanları gösteren belgesellerde bahsedilir, gösterilir ya, aynen o hesap…

 

            Kuyu, 5-10 m veya daha çok derinlikte ve 3-5 m genişlikte olan, kare, daire vs sahanın, kayanın ve yerin yapısına uygun şekilli çukurluklardır. Sarnıç vs olarak da isimlendirilen bu yapılar, açılan çukurun, kenarının duvarla örülerek yada kayanın içine oyulmuşsa aynası, yüzünün harçla, sıvayla ev duvar gibi sıvanması yada yerine göre membıran tarzı bir su sızdırmaz malzemeyle kaplanması sonrasında şekline göre üzerine beton veya özellikle eski yapılarda olduğu gibi kemer, kubbe şeklinde, yerden biraz daha yüksek bir seviyede olan üst kısmının kapatılması, 1x1 m gibi bir genişlikte ağız bırakılması şeklinde yapılan çukurluklardır. Asıl amaç; dere, akarsu, göl, gölet vs herhangi bir su kaynağının olmadığı yerlerde yağmur sularının bu yapılar içerisinde biriktirilerek, yağmurun olduğu veya olmadığı durumlarda, içme ve kullanma suyu olarak kullanılmasıdır. Öyle şehirlerde veya günümüz yerleşimlerinde çeşmeyi açıp şırıl şırıl akan veya damacanalarla kapımıza kadar getirilen içme-kullanma sularının olmadığı ortamları düşünün yada o günleri bir hatırlayın… Neler çekilmedi ki?

 

            Yağmurun yağması anında, yerin toprakla doyması veya ev çatısı gibi yerlerde akmaya başlayan yağmur suyu, gelek adını verdiğimiz su yolları, çörtlen, çatı olukları yada yerine göre ismi değişen çatı yapılarından borular yardımıyla akan yağmur suyu, kuyu içerisinde biriktirilir. Yağdıkça su akar, ilgili yapılardan su aktıkça kuyuda su birikir ve biriktikçe kuyu suyla dolar. İşte daha çok yağmur suyundan biriktirilen bu kuyularda biriken sular YAĞMUR SUYU’dur… Şehir içi, fabrika yakını harici, alanı ve çevresi temiz olan, doğal, doğayla iç içe, özellikle kırsal alanlarda, köylerde, yaylalarda, dağlarda, akan bir suyu yada göl, gölet gibi birikinti su kaynağı olmayan yerlerde insanlara, hayvanlara içme-kullanma suyu ile bağ-bahçe vs alanların sulanması için sulama suyu ihtiyacı kuyudan, kuyu suyundan karşılanır…

 

            Kim istemez ki, bitip tükenmek bilmeyen akan veya durgun bir su kaynağı. Ama olmadı mı olmuyor işte. Çaresizlik, yokluk insanlara, insanoğluna çözümler üretmeye itiyor ve bizim oralarda, kara çocuklar böylesi bir çözüm üretmiş su yokluğuna. Kazarsın yada kazdırırsın kuyuyu, sıvatırsan bir güzelce, geleğini ayarlarsın, temizlersin yazdan, güzden ve yağmur yağdıkça, kar yağdıkça akan suyla dolar kuyu. Hatta öyle olurki, kışın çok kar yağdığı zamanlarda, kuyunun geleğine ve içine kar atmaya bile gidersin. İçine getirip atabildiklerini atarsın getiremediklerini geleğin içine, akıntı havzasına gelecek şekilde gücün yettiğince, taşıyabildiğince atarsın ki, eridikçe akışa geçen kar suyu da kuyuya gider ve yazın en sıcak ve kurak günlerinde hem kendin hemde hayvanların susuz kalmasın.

 

            Yerleşimler ve şehirlere şöyle bir baktığınızda hepsi, çoğunluğu su kıyısına, bir deniz göl gibi yerlerin yakınına yada akarsu, dere vs su kaynaklarına yakın  yerlere kurulmuş, konumlanmıştır. Şehirler yada yerleşimlerde olduğu gibi insanlarda yaylalarda, dağlarda yurt kurarken, ev kurarken hep bu su kuyularına yakın yerlere göçerler. Çünkü içme ve kullanma suyu, su kuyularından sağlanır ve içilecek, kullanılacak suyu taşımak hiç kolay olmadığı gibi mesafe uzaklaştıkça, zaten zor olan hayat iyice zorlaşır, çekilmez bir hal alır. Siz hiç ağzı açık bir kovayla, barkaçla, helkeyle su taşıdınız mı? Hemde 2-3 km kadar. Öyleki ağzı açık bir kapta su taşımak oldukça zordur. Dökmemek, sallamadan yürümek gerekir, döke döke giderseniz hem su boşa gider, hem de paça ve yanlar ıslanır dahası ayaktaki pabuç’un içine su kaçar. Yürüdükçe vıcık vıcık ses çıkartır birde hava soğuksa üşür el ayak. Velhasıl diğer işlerde olduğu gibi kara çocuk su taşırken de yetenekli olmalı, tecrübe elde etmeli, gücü kuvveti dengeli ve yerinde kullanabilmelidir. Hele birde yürüdüğü çığır, patikalarda olan olmayan taşlara takılır, sendeler yada düşer, elindeki o kadar taşıdığı suyu dökerse, vay haline. Boşa giden suya mı üzülsün, yoksa dizinin, kolunun, bacağının acımasına mı yada tangur tungur ses çıkararak yuvarlanıp giden ve eğilen, kırılan, yamulan taşıma kabına mı üzülsün. Sonrasında yiyeceği azar da yanına cabası…

 

            Yağan yağmurla, eriyen kar suyuyla dolan kuyu, yaz boyunca medet olur kullanıcılarına. Gelir kuyunun başındaki yalak’ta davarını, oğlağını, malını maşakatını, hayvanını sular, kendisi ailesi yer içer sudan, sonrasında kabını kacağını yıkar evinde kuyudan getirdiği suyla, yemini yiyeceğini yapar. Çamaşırını, kılık kıyafetini yıkar, kuyunun kıyısındaki yunak’ta… Velhasıl su hayattır ya olduğu yerde, olmadığında hayat bulmaya çabalar insanlar. Kendilerince çözüm bulurlar ve buldukları en güzel kuyu ve kuyu suyudur, hayat yokluğunda olanların…

 

KARA ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU

 

#karayolcuOrmanMühendisi

#hayataDair #yaşanmışAnılar #yaşanmışlıklar

 

#suHayattır #KUYU #kuyuSuyu #sarnıç #galle #gelek ##çörtlen #gelek #barkaç #çığır #yalak #yunak #davar #malMaşakat

 

#Ankara’da olsakda #oralarda #yaprakDüşse #içimParçalanır



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder