EKİN-HARMAN İŞLERİ
Ekmek önceki günden kalmış, biraz bayatlamış, ufalanıyor. Yemem ben onu diye burun kıvıranlar varya, onlara ithafen başlayayım müsaadenizle... Git arkadaşım temmuz-ağustos'un sıcağında hani o sokağa çıkılması tehlikelidir, mümkünse çıkmayın dedikleri saatlerde alın elinize orağı ve ekin dermeyi bırakın sadece 90 derece eğilip durun öylece 1-2 saat de bakalım hala yapacak mısınız?
Kara çadırın kara çocuklarına en zor işlerdendir ekin harman işleri, gerçi hep anlatıp duruyorum, kolay iş yoktur kara çocuklara... Önceki güzden taşları ayıklayıp, kenardaki çalı çırpı vb temizlik sonrası tohum atıp tarlaların sürülmesiyle başlayan süreç kışın soğuk havasında gübre vb bakımla devam edip, yazında derme ve deste toplayıp harman kaldırma olaylarıdır anlatacağım... Öyle 3-5 kelamla özetlediğime bakmayın herbiri bir maceradır, adrenalin dolu. Hani bunlar için nice paralar harcayıp bir yamaç paraşütü veya bir banki-jumping veya bir fairry-sailinig gibi şeyler yapılıyor ya onun gibi birşey ve gerçekte o kadar para harcamayıp gelin bu tatil döneminde gidip bir köylü amcaya yardım edelim, üstüne size para veya bir çuval buğday veya unundan verirki bu işten gerçekten daha haz alırsınız. Ve bundan sonraki bütün tatilleri ona göre ayarlayıp bu işlere aşık olmazsanız...
Neyse konuyu dağıtmadan başlayalım anlatıma. Anlatalım ki geçmişi yaşayalım, unutanlara hatırlatalım ve yaşamışlara tattıralım böylesi hayatı. Ve belki o vakit yediğimiz ekmeğin tadı daha güzel gelir belki iki ekmek alıp yarısını israf yerine bir ekmek alır ihtiyacımız kadar kullanırız. Bellimi olur belki de 3-5’imiz bu yaz tatile bir tatil köyüne değilde köydeki Şevket amcaya gidip yardım ederiz, inanın öyle bir şey olsa amcamız 3-5 lokmasını paylaşır ve size bir çuval buğday, 8-10 kilo nohut veya mercimek yada her neyi varsa çekinmeden verir ve sizde farklı bir tatil keyfi yaşar ve çocuklarınıza olmadık bir fırsat sunmuş olursunuz. Hiç tanıdığınız yoksa kime gideyim, nereye gideyim diye aklınızdan geçiyorsa #Uzuncaburç’tan bir yer ayarlarım...
Ekin bir tane buğdayın bin olduğu berekettir, ekmektir, yemektir kara çocuklara, harçlıktır. İçinde baktığında iştir, hayattır, hemde yaşanası bir hayat. Güzden hatta bir önceki ilk bahardan başlarsın. Çünkü ne kadar verirsen o kadar alırsın tarladan. Milim milim ilmek ilmek işlemen gerekir tarlayı ki iyi ürün versin sana. Tohumu iyi seçmelisin öncelikle. Hatta öyle seçmelisin ki, önceki harmanda daha ekini sürerken en iyi başakların kellelerini toplayıp ayrıca belki de bizzati elinle çıkarırırsın buğday tanelerini ki seneye buğdayın daha iyi olsun. Sonra o ayırdığın tokumlukları iyi muhafaza etmeli asla ve asla diğerleriyle karıştırmamalısın. Ve ayrı bir sekiye (diğerlerinden ayrılmış tarla parçasıdır seki) ekersin ve onun destesini ayrı toplar harmanda diğer sekilerdekiyle karıştırmadan hasat edersin. Fazla olursa konu komşuya paylaşır veya satarsın, ee o kadarda olsun değil mi? O kadar emek karşılıksız kalmaz hatta diğer buğdaydan daha iyi bir fiyata hemde, ya tohumluk yada bulgurluk olur bu kadar emek. Öyle bulgur diye hafife almayın, baştacıdır bulgur yörüğün, kara çadırın kara çocukların. Sofranın en has yemeği, hanımların kurtarıcısı, öyle ki ekmek yetmeyecek gibiyse hemen bakıra bir bulgur koy derler, bazen sebzeli salçalı, bazen üstünden yada altından tereyağlı, mis gibi bir bulgur pilavı...
Hep anlattığım gibi ekin-harman işlerinin yoğun olarak uğraşıldığı dönemde yine kara çadırın kara çocuklarının yaz tatiline denk gelir, diğer birçok yörük işinde olduğu gibi. Çünkü emek yoğun işlerdendir ve bir bardak soğuk su verecek 4-5 yaşında evin yeni bir üyesine dahi ihtiyaç vardır. Diyorum ya bu çalışanlar hep kayıtlı olsa ve TÜİK verilerine girse Türkiye’de çalışan patlaması olur ama diğer taraftan bunun vergisini filan verecek işveren olarak yörük amcama zaten az olan veya olmayan gelir zarara döner. Yine yazdır yine iştir kara cocuklara, ekin harman işleri de... Daha güzden başlar uğraşı, tarla hazırlanır, tohumlar temizlenir ve ilaçlaması vb yapılır. Eski usul ise at veya öküzle sürüm yapılacaksa en az bir ay sürecek meşakkatli bir uğraştır ekin ekimi. Ama günümüzde biraz daha makineli tarıma geçilmiş, büyük icat olan traktör yardımıyla 3-5 güne indirilmiştir ama hala tohum atma işi yörüğedir. Çünkü tarlalar küçük olduğundan her birşeyi tam makineyle yapılamamaktadır, tabi birde maliyet var hiç şüphesiz... Ekim sonrası kış ortası gübreleme işi vardır ikinci sırada yapılacak, burada da makineleşme yoktur kırsalda. Elle tohum atar gibi adımlanır tarla adım adım ve en az 3-4 gün bu işte sürer. Baharda varsa güvelenme veya böceklenmeye karşı mücadele derim öncesi son yapılacak iştir.
Haziran sonu Temmuz başı başlar derme işi, orakladır bu iş ve ekin harman işinin en zor gelenidir kara çocuklara. Çünkü sabahın gün doğarken başlayan doksan derece eğilip milim milim adım adım bütün ekinler tutulup tutulup orakla kesme usulü ile derim yapılır. Devrilen ekinler 5-6 adıma bir denk gelecek şekilde kola biriktirilen ekin demetleri ki kolluk denir biriktirilir üst üste konularak, ve en üstüne bir yassı taş konup rüzgarın desteyi dağıtmaması garantilenir. Bir deste ortalama bir kişinin kaldırabileceği ortalama 30-40 kg ağırlığında olur. Ki ekini boyu ortalama bir metre olduğunda 40-50 cm.lik ende ve 1 m boyda bir silindir şeklinde olur. Bu şekilde kesilip destelenme şeklinde derme işi tarlanın büyüklüğü veya çalışacak amelenin çokluğuna göre 1 ay civarında sürer. Sonrasında eşek veya deve yardımıyla desteklerin harmana toplama işleri vardır ve en az 8-10 günde bu iş sürer. Kara çadırın kara çocuklarına en eğlenceli iş gelen destelerin harmanda üst üste istiflenmesi işidir. Bu işte zordur ha öyle 3-4 m yükseklik ve yan yana üst üste dizmek gerekir ki, harman çekiminde patoza yakın olsun ve yağmur vb durumda korunmak gerekirse üzeri örtülebilsin yoksa ömrü billah kurumaz ve çekilemez harman hatta çürür. Boşa gider o kadar emek. Sonrasında da traktörün arkasına takılan patoz denilen aletle harman çekimi yapılır. Harman çekiminde de en az 4 kişiye ihtiyaç vardır, bir desteleri patozun önüne çekecek bir patoza atacak, bir kişi eleğin önünde duracak birde buğdayı eleyecek ama daha fazlası da olsa iyi olur çünkü motor gücüne insan gücünün yetişmesi pek mümkün değil. Şimdi ne kolay biçer döver var biçiyor buğday ve samanı ayırıp hazır ediyor. Direk götür sandığa ve samanlığa boşalt. Ama kırsal da pek mümkün değil. Patozla çekim sonrası buğdayları çuvallayıp ve samanlarıda basmak gerekiyor ve birisi buğday ambarına diğeri de samanlığa taşınıp dökülür. Ve ekin harman işleri bitmiş olur tabi 3-5 kelime ile anlattığıma bakıp da ne kadar kolay işlermiş demeyin bu işler toplamda 2 aya yakın sürer ki yeteri adam yok ve hem hayvanlara bakıp hemde bu işleri halletmek gerekirse daha da zor ve uzun sürebilir.
Öyle 3-5 cümlede anlattığıma bakmayın her işin her biri başlı başına bir zorluktur kara çadırın kara çocuklarına. Mesela harman çekiminde elektrik başında durandır veya yaş büyüklüğüne göre patozun önüne deste çeken. Ve elek başında duran kalbur dolunca diğerini değiştirip buğday dökülen kısma taşımaktır ama sürekli iki üç gün sürer bu iş ve gün boyunca gidip gelmekten bacaklar sekiz çizmeye başlar ilerleyen saatlerde. Hele birde hava ters rüzgarlı ve samanı çeviriyorsa eleğin olduğu yere işte o zaman tadından yenmez, yüz göz kulak burun delikler samanla doldu mu, insan adeta nefes alamaz. Yada saman basma işi hararlara, buda havanın rüzgarına göre dahada zorlaşır ve yine en az üç-dört gün sürer. Ve 40-50 kiloluk kocaman saman hararlarını bastıktan sonra eşeğe veya traktör römorkune yüklemek hiçde kolay değildir 10-15 yaşındaki bir KARA ÇOCUĞA. Veya 60-70 kiloluk bir buğday çuvalının taşınması ve ambara dökülmesi gerekir. Bütün bu zor işler sonrası tohumluklar, bulgur veya yarmalıklar, unluk buğday veya arpa ayrılıp kışlık erzağın değirmende yaptırılarak eve getirilmesi işi kalır geriye. Ve bu işler her yıl rutin olarak devam eder-gider.
Bu zorluklara karşılık öyle emek vererek doğal elde edilen buğdayın unundan yapılmış bir ekmek, bulgurundan yapılmış bir sebzeli veya üstünden yağlı pilav veya bir yoğurtlu-ayranlı yarma çorbasının tadını en alâ lüks beş yıldızlı restoran veya lokantada bulamazsınız. Yedim diyorsanız veya hadi canım diyorsanız bu yaz tatiline tatil köyüne değilde gelin köye gidip bir YÖRÜK haneye misafir olup yardım edin de bir bakın, dinleyin bu kara çadırın kara çocuğunu. Hem hayır dua alın hemde kışlık buğdayın, bulgurun, unun YÖRÜKHANEden olsun.... 28.02.19
KARA ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder