Herkes bir gün köylü olup, kırsala yerleşip, yer yurt ve toprak sahibi olacak. Sevse de, istemese de...
BAHÇELİ MÜSTAKİL EV
Daha öncesinde pandemik süreçler, derken ekonomik zorluklar ve en sonunda deprem, afet derken vuran vurana.
Hayatı bir satranç tahtası olarak görüp, hamleleri yapmak ve yaparken de bir kaç hamle sonrasını görerek hareket etmek gerekir ve bu durum elzemdir.
Şahsi olarak köken köyden, kırdan olunca, dahası koca koca apartmanların hınca hınç olduğu, sadece dairenin içerisinde değil, sokakta, caddede de dört duvar arasında kaldığımız günümüz, plansız, düzensiz şehirleri hep dar gelmiş, boğuluyormuş gibi hissetmişizdir. Hal böyle olunca ilk fırsatta, apartman dairesinden kaçmak hep elzem olmuştur. Daha evvelinde kirada da tercihimiz müstakilden yana olmuşken, ayrı bir sevmişiz böylesini. Bir dönem ekonomik durumları çok zorlamamak adına çok katkıya mecbur kalsak dahi, kendimizi biran önce kaçmaya odaklamış, hamleleri buna göre yapmaya gayret etmişiz. Ve Allah’a hamdolsun ki buna vakıf olduk.
Pandeminin bir kaç ay evvelinde kendimizi ve bütçemizi de biraz aşıp, risk alarak 150-200 borçlanıp, şehrin göbeğinde, Ankara’nın ortasında, Batıkent’te az çok bize yetecek kadar bir yer denk gelmiş, beğenip beğenmeyerek müstakil eve girmiş, meteliği atmıştık, şükür halimize. İyi de atmışız ki, sonrasında pandemik süreçler patlak verdi, sadece vermekle de kalmayıp, hayatımızı altüst etti. Bir çok normalimiz o kadar değişti ki, üç kuruşluk maskeye, eldivene 100-200’leri vermeye hacet ettik. Çok sevdiğimin aksine çoğusu için irite bir durum, gerici bir bakış açısına sahip kolonya, öyle değerlendi ki, o hiç beğenmeyen niceleri dahi Eyüp Sabri hayranı olup, iyi ki böyle bir güzellik icat edilmiş hale döndük. Uçan arabalara, uzaya gitmeye ramak kalmışken, herşey altüst etti, hızla düştüğümüz ilkel insanlar seviyesinde hissedip, el nasıl yıkanır, sabun kullanmak, sabunla köpürte köpürte el yüz yıkama eğitimlerine dair broşür, tanıtımlar her yerde yerini fazlasıyla aldı.
Millet olarak tokalaşmayı sever halimize inat, konu komşu ziyaretleri, düğünler bayramlar, buluşma kaynaşmalar yalan oluverdi, hemen hemen 4 yılı aşkın süre. Yüzümüzden halen maske eksik olmazken, birisi hafif burnunu çekse, bir hapşırma sesi duysak hemen sanki zombi görmüş edasıyla bakıyor, mümkünse ortamdan kaçıyor yada daha cebimizden eksik etmediğimiz fısfıs kolonyayı, o tarafa doğru sinek ilacı sıkarcasına, karışımızdakini elimizde fırsat olsa, dezenfektana batırıp çıkarma hissi oluşmuyor desek yalan olur sanırım.
Böylesi pandemide, müstakil evler çok revaçta oldu. Çünkü apartman dairelerine kendimizi hapsolmuş hissetmeyen yoktur. Hal böyleyken fiyatlar bir anda fırladı gitti, 300-500’ler hemen 3 veya 3,5 milyona çıkıverdi, müstakil ev fiyatları olarak. Tam düzeldi, ortalık normale döner artık dediğimiz zamanlar da, ekonomik kriz hortladı, girdi hayatımıza, her 10-20 yılda bir girdiği gibi.
Sebze, meyve ve gıda fiyatları başta olmak üzere fiyatlar fırladı da fırladı. 70-80 kuruş olan makarna paketi, bir anda olmasa da bir yıl kadar kısa bir sürede, 7-8₺’lara çıkıverdi. Bizde anlamadık, ne oldu, ne ara oldu, nereye kadar olacak. Organiği, doğalı, köy tavuğu olsun diye kılı kırk yardığımız yumurtaya, sofraya yumurta gelsin de ne olduğu, nasıl olduğuna bakamaz olduk. Yeterki çocuklar protein kaynağı bir iki lokma düşsün derdine düştük, elimizde olmadan.
Ve böylesi ekonomik zorluklarda gösterdi ki, müstakil ev, bir tutam toprak, bir miktar tarla hayat kurtarıyor. İyi ki olmuş, Allah olmayan herkese de fazlasıyla versin, içinde bize de versin. Biraz domates, salatalık, biber, bir tutam soğan, yeşillik girer bu sayede sofraya diye gurur duymamak, mutlu olmamak elde değil. Şu köşeye iki-3 tavuk, bir iki keçi, koyun da koyalım moduna geçtik, ister istemez. Hiç değilse en doğalından kendi ürettiğimizden yeriz, hiç değilse mevsiminde, kökeni belli haliyle, bolca doya doya yiyelim diyerek.
KARA ÇADIRIN KARA EVLADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder