DOĞAL – ORGANİK ÇÖZÜMLER
Ankara’nın
ortası, şehrin göbeğinde, şehir tarımı, kentsel tarım ve şehiriçi tarımsal
üretim uğraşlarımızdayız bir süredir. Bu uğraşlarda emek vermeye, olduğunca,
elden geldiğince üretime katılmaya çalışırız. Ve şükür Allah’a ki muvaffak
olmaktayız, bir avuç toprakta bir dünya mutluluk bizimkisi…
Bur avuç toprakta, bir dünya mutluluk
yaşayalım derken, şehir merkezi veya kıyısı alanlarda, özellikle kır ve köy
kökenli ve gelir seviyesi daha düşük insanlara çare olsun adınadır, uğraşlarımız
gayelerinden birisi. Şehir insanı olarak hep tüketime yönelik uğraşlar içinde
oluşumuzdan kaynaklı, bir karamsarlık, mutsuzluk, depresif halimize de bir çare
bulmak adınadır. Şöyle ki hep tüketime yönelik bir hayat tarzı, kırda, köyde
olduğunun aksine, herhangi bir üretime vesile olamayıştan bahisle, insanın
doğasına aykırı hareket ve yaşam tarzı, şehirlilerde mutsuzluğa sebep olmakta
ve beden gücü kullanarak dışa vuramadıkları, atamadıkları enerjiyi de tüketime
yönlendirmekte, bu vesileyle, hem daha çok tüketim hem de en sona geçip bir
ürün elde edilemediği için bir mutsuzluk, depresif hali hakim olmaktadır. Bu da
daha çok hastalık ve daha ileride daha çok tüketim olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Basit bir felsefik ve sosyolojik
yaklaşımın ötesinde, üretime katılmak, bir nebze de olsa ev ve hane ekonomisine
katkı olarak, kendi sebzeni, meyveni üreterek tüketmek, kendi paranı basmak
gibidir yaklaşımı doğrultusunda bir bakış açısı doğru bir yaklaşım olacaktır.
Gelecek nesilleri göz önünde bulundurunca, şehir çocukları dalından bir domates
koparmaya hasret iken, saksıda, balkonda, terasta, pencere önünde, apartman
önünde, site içinde, park-bahçe köşesinde, ev bahçelerinde, şehrin içinde veya
kıyısında yetişecek bir sebzeden veya bir bostandan bu hazzı yaşamak, şehirli
çocuklarında, bir anlık dâhide olsa doğaya, doğala yaklaşması, dahası bunu bir
hayat tarzına dönüştürmek en büyük mutluluktur. Madem her şeyimiz gelecek,
çocuklarımız içindir, nasıl ki onlar daha iyi okullarda okusun, daha iyi
mesleklere sahip olsun, bir doktor, bir mühendis olsun diye bütün imkanları
seferber ediyorsak, çocukluğunda hiç değilse dalından bir domates koparsın diye
bir saksı icat edip, saksıda bir domates veya bir biber yetiştirerek, bir
haftasonu kahvaltısında ondan kopartıp, bir tadına bakması, kendi ürettiği
üründen yemesi, üretimin nasıl bir şey olduğunu bir lazha da olsa, tadına
varması o kadar elzemdir.
Ankara’nın ortası, şehrin göbeğinde, şehir
tarımı, kentsel tarım ve şehiriçi tarımsal üretim uğraşlarımızda doğal ve organik
çözümlerle, bir avuç toprakta dahi üretim yapılabileceğini göstermek en büyük
gayelerimizdendir. Buna dair tecrübeleri uygular, yazar ve insanlarla paylaşır,
birinin böylesi ber uğraşa gönül vermesine vesile olmak bizleri mutlu eder.
Uğraşlarımızda neleri, ne için uyguladığımızı, neye ne kadar çare olduğu,
eksikleri, faydaları, fazlalarının neler olduğu gibi sonuçlar ve
tecrübelerimizi anlatır, aynı tecrübe ve bilgilerin yaygınlaşması için uğraş
verir ve mutlu dönüşlerin bizleri mutlu ettiği aşikardır. Bir avuç toprak ile
yaptığımız doğal ve organik çözümlerin, daha geniş alanlar için, ticari anlamda
da uygulanması, başarı ve verim getirmesi, dahası çiftçiliğin en büyük girdi
kalemleri olan, kimyasal gübre ve ilaç, naylon vs maliyetlerin azalması, tozlaşma,
doğal predatör böceklerle zararlı mücadelesi gibi işçilik maliyetini azaltıcı
uğraşlar ile dar gelirli tarım sektörünün gelişmesine, 3-5 kişi içinde olsa
birilerinin gelir düzeyinin yükselmesine vesile olmak, en sonunda bir kişi dahi
çıksa ve Allah razı olsun, senin sayende mutluluğa kavuştuk dese, yaşadığımız
hazzın tarifi mümkün olamaz.
Doğal ve organik çözümler çerçevesinde
yapılacak tarımsal üretimin yaygınlaşması, geliştirilmesi ve ticari boyutlara
çıkıp, birey, toplum ve ülke ekonomisine katkıda bulunulmuş olsa, bizler için
uğraşlar asıl meyveyi vermiş, gayeler tamam olmuş belki de bu tarifler
bırakmış, tarihe not düşmüş, dahası asıl tarihi yazmış olmaz mıyız? Ve doğal
tarım yöntemleri uygulanarak, tüketici ve toplum sağlığı korunmuş, hastane, ilaç
ve doktor masrafları ile de ekonomiye katkıda bulunulmuş, dahası insan sağlığı
yanında, toprak, su, yaban hayatı, çevre, doğa sağlığı da korunmuş ve topyekün,
sürdürülebilir bir ekolojik döngü tesis edilmiş ve gelecek nesillere, daha
yaşanabilir bir dünya bırakılmış olmaz mı? Eğer cevabınız evet ise, gelin
gelecek sezon için hazırlıklara birlikte başlayalım, gelin hep birlikte el ele
vererek, şu koca dünya denizine bir taş atalım, bir dalganın oluşmasına,
halkaların dalga dalga yayılmasına vesile olalım. Ne dersiniz?
Bir
avuç toprakta bir dünya mutluluk diye çıktığımız bu yolda, kendi hazzımız bir
kenara, doğal ve organik çözümler ile gübresinden, böcek ilacına, insektisit,
herbisit vs.ne kadar herhangi bir kimyasal kullanmadan, örnek olmaya, doğaya
doğala yaklaşarak, sadece kendi sağlığımız kadar, yaban hayatı ile birlikte,
toprak, çevre ve daha da önemlisi toplum sağlığına ışık tutalım, iyi şeylere
vesile olalım diyedir gayemiz. Bir kişi dahi razı olsun Allah, ne iyi ettik
sayende, kimyasal kullanmaz olduk, kendi ve çevre sağlığına katkıda bulunduk,
dahası girdileri azalttık hem sağlıklı hem de daha az maliyetli ürünler elde
ettik derse, ne mutlu bizlere. Doğayla, duayla, hoşça ve dostça kalın,
sağlıcakla…
KARA
ÇADIRIN KARA EVLADI
KARAyolcu
Orman Mühendisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder