AnKARA’nın
ortasında, şehrin göbeğinde, şehir tarımı, kentsel tarım, şehiriçi permakültür
tarımsal üretim uğraşlarımızda organik, doğal çözümler peşindeyiz...
FARKLI ÇÖZÜMLER –
Atıp Gitmek
Sizin oraları bilemeyiz
ama bizim buralara, AnKARA’ya yağmurlar yağdı bir süredir, genelde Nisan gibi yağan
kırk ikindiler kaydı bu sene ve hemen hemen Haziran boyu devam etti. Daha öncesinde
Nisan’da yağmamış, Mayıs başı sıcak yapmış ve üstüne yağan bu bolca yağmurla birlikte
bitkiler iyi bir şok yaşadı. Gerçi kuraklık olacağına bizim üç beş kök sebze olmasın,
yeğdir. Öte yandan muhtemeldir ki bir anda bastıran sıcaklarda bir olumsuz etki
yaratacak. Ama ALLAH’tan gelene söz yok ve zaten yola çıkarken, KURDA KUŞA AŞA diyerek
çıkmış ve her ekim, dikimde iki fazla yapmaya çalışırız, elden geldiğince, imkanlar
çerçevesinde olduğunca...
Bu yağmur ve çok yıkanmanın
etkisiyle, toprak yüzeyinde bulunan birçok besinde, toprağın derinlerine doğru aktı,
gitti. Hal böyle olunca zaten kıt kanaat, yetersiz olan besinler, iyice azaldı,
en azından bitkilerin kök seviyesinin ulaşabildiği yerlerde. Ve sonrau, bitkilerde
gözle görülür olumsuzluklar baş gösterir oldu yada olacaktır. Bu tür uğraşlarda
daha olay ortaya çıkmadan, baş göstermeye başlamadan, gün yüzüne çıkmadan, hiç değilse
ilk belirtiler olduğunda gizleyip, hemen çözümler bulmak en iyisidir. Yani bir nevi
ERKEN TEŞHİS ve ön TEDAVİ en iyisi, doğrusu ve güzelidir. Öteki türlü, ilerledikten
sonra bitkide, sebzenin üzerinde vs etkiler, oluşan olumsuzluklar oldukça ve yansıdıkça,
çözüm bulsanız dahi fayda etmez, en azından mevcut meyveler için.
Mesela bugünlerde
hepimizin sebze ve meyvelerinde, alt kısımda kararma, kuruma ve yarısı yanık şeklinde
oluşumlar gözükür. Belki de çoğumuz koşmuşuzdur ziraatçiye, üç beş tane domates
yada başkaca meyvesinden alıp, ne yapacağız diyerek. Öyle değil mi? Bu kalsiyum
eksikliğinden olur ve kalsiyum takviyesi gerekir ki en iyi etken, doğal kalsiyum
kaynağı, ezilmiş YUMURTA KABUĞU’ndan gelir. Ezip, toz, un haline getirip, suda bir
süre demleyerek, şerbet yapıp, bitki boyu, büyüklük ve cinsine göre yarım su bardağı
kadar seyreltilmiş haliyle vermek fayda edecektir. Hadi yine iyisiniz, bir ÇARE,
hem de en doğalından kaptınız. Ve eğer sebzenin meyvelerinde meydana geldiyse böylesi
alt, yarım siyahlıklar, yanma ve kurumalar, hemen uygulayın. Gitti 3-5 kilo domates,
başkaca sebze ama en azından sonraki sebze meyvesini kurtarmış, çiçeklere yatırım
yapmış oluruz...
Gelelim asıl konuya,
ATIP GİTMEK değil gaye, doğa doğal haliyle hayatı yaşamak, doğal döngü içinde süregelen,
doğanın kanunlarını hayata uygulamak. Doğaldan gelen çözümler, organik, doğal çözümleri
hayata uygulamak. Peki neler bu ORGANİK DOĞAL ÇÖZÜMLER;
Muz yeriz öyle değil
mi? Gerçi 10-15 liranın altında bulmak zor ve herkesin sürekli alıp yiyebileceği
bir meyve değil maalesef. Ama yine de alıp yiyebilenler için sözüm, aman diyeyim
kabuğunu atmayın. Hele yolun ortasına, kaldırıma vs asla. Malum muz kabuğuna basıp,
kayıp düşenler ve kolunu kanadını kıranlar çok oluyor. Siz yapmazsınız böylesi duyarlı
bir vatandaş olarak ama yine de atmayın çöpe de...
Zaten atmıyor, kompost
yapıyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Biz birşeylerin atılıp, çürümesine vs YOYMAK
deriz, aman MUZ KABUĞU’nu çöpe, komposto da yoymayın, atmayın. Ne yapacağız o zaman
diyorsunuz değil mi? Hemen anlatayım müsaadenizle;
Elinizdeki oluşan kabuk miktarına, bitkilerinizin durumu ve çokluğu, sayısına vs göre değişmekle birlikte. Beşlik bir boş şaşala veya daha büyüğü, tercih size kalmış. Şaşalın içine muz kabuklarını atın, ister dilimle, ister rondo vs ile kıyarak veya öylece tüm haliyle koyun şaşalın içine. Üstüne de biraz su, ama tam doldurmayın şişeyi. Çünkü bundan sonra yediğiniz diğer muz kabuklarını da atmayacak, çöpe yada komposta yoymayacaksınız, ben sizi biliyorum. Yedikçe ve oluştukça diğer kabukları da üzerine koyarsınız. Şahsen BEN de öyle yapıyorum. Hatta ta geçen seneden kalan şaşala atıp duruyorum oluştukça kabuklar.
Ve şaşala koyduğunuz
muz kabukları üzerine eklediğimiz suyla birlikte 8-10 belkide 15 gün kadar demlenmesini
bekleyelim. Ve sulama yapacağımız suyun içine bitki başına yarım bardak denk gelecek
şekilde koyalım. Seyreltilmiş haliyle bitkinin kök bölgesine gelecek şekilde, sulama
öncesi yada sonrasında, sistem ona göreyse, sulama anında olacak şekilde kökten
bitkilere verelim. Bakın meyvelerdeki değişimi kısa sürede güzle görülür şekilde
gözlemleyeceğiz.
Ama burada bir püf
noktası şudur; muz kabuğu eriyiği, şerbetini sebzelerde hafiften meyvelerin görülmeye
başladığı zamanlardan sonra vermeye dikkat edelim. Ve muz kabuğu şerbeti ile bitkinin
potasyum ihtiyacını gidermiş oluruz ki, POTASYUM eksikliğinde bitki, sebzeler de
oldukça çok olumsuzluklar görülür. Bunu da gogıl amcaya sorabilirsiniz, malum zaten
uzun olan yazıyı daha da uzatmaya ve her yerde ulaşılabilir kitabı bilgilerle sizleri
daha fazla sıkmak istemiyorum.
Duayla, doğayla, hoşça,
dostça, SAĞLIK içinde kalın. Atıp gitmek olmasın hayatımız, doğal döngü içinde yoymayın
hiç bir şeyi olur mu? Ve daha fazlası için takipte kalın...
KARA ÇADIRIN KARA
EVLADI
KARAyolcu Orman
Mühendisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder