Baharla Birlikte

 

Bahçeyle, toprakla uğraşta, şehir tarımcılığı, şehiriçi tarımı, permakültür tarımsal üretim ve şehir bahçeciliği anlamında çalışmalara yavaş yavaş başlamak diyerek girdiğimiz yeni mevsimde çalışmalara devam ederiz.

 

BAHARLA BİRLİKTE-1

 

Yaklaşık bir buçuk, iki ay öncesinde sıska, göğer, sarımsak ekimleri yanında iç mekanlarda tohumdan fidelemeye başladığımız bahar uğraşlarında, hemen hemen bir ay kadar öncesinde, denk getirdiğimiz toprak tavıyla birlikte yeşillikleri toprağa ekim yaparak uyguladık. Yine yeşillik ekimleri ile aynı dönemlerde baharın geç soğukları riskini göze alarak kendi yetiştirdiğimiz ve satın alma usulüyle temin ettiğimiz domates, biber, salatalık, patlıcan gibi fidelerimizi toprakla buluşturduk. Nisan başı gibi tohumdan direk toprağa ekerek yetiştirme gayretinde olduğumuz, sırık ve oturak fasulye, barbunya, mısır, nohut, mercimek gibi türleri içinde umutları toprağa çilemiştik.


 

Bir ara denk gelen ilk baharın geç soğuklarına karşı 5 lt,lik su şaşallarını ortadan ikiye keserek fidelerin üzerine kapatmak ve geceleri ise geçici naylon örtü halinde tünelleme yaparak hatta birkaç gün gündüzleri de kapalı tutarak, kendimizce tedbirler almaya çalıştık. Kışın bir 10-15 gün kadar ileri atması ve bu soğuklar filizlenmeleri ve fidelerin gelişmesini biraz yavaşlattığı doğrudur. Fakat 15 gündür hafif yağmurlu ve daha ılık giden baharın güzellikleri her yerde…

 

Fidelerimiz hafiften çiçeğe durmaya başladı ve sabahları yapraklarda çiğ oluşumu ile kök gelişmesinin güzel olduğu aşikar. Yeşil soğanlarımız ile geçen seneden kalma kışlık roka, maydanoz, havuç, turp gibi yeşillikler sahurumuza ve salatalarımıza renk ve tat katmaktalar. Direk toprağa uyguladığımız ve tohumları daha çok kendi mahsulümüzden olan yeni ekim marul, roka, dereotu yeşilliklerimiz kendini belli etmeye, yerlerini örtmeye başladı. Gerekenlerde şaşırtma yaparak, yeni yerlerde hayat bulmaktalar. Sadece maydanozdan halen ses seda yok, sabırla bekliyoruz ve geç temin ettiğimiz tereler ile sağa sola bolca, öbek öbek ekim yaptığımız kadifeler hafiften kendini iki yaprak olarak göstermekte. Ve tabi ki SİLİFKE ÇİLEKLERİ, yeni dikimler yaparak sayısına daha da çoğalttığımız çilekler, çiçeğe durmuş ve ilk meyvelerini bitki gelişimini yavaşlatmasın diyerek erken hasat ettik. Tam anlamıyla kızarmadıklarından yediğimiz 8-10 çilek meyvesi, ekşimsi mayhoşumsu değişik bir tat ve tecrübe oldu.

 

Geçen seneden sert çelik olarak çelikleme yaptığımız, hanımeli, leylak, kurtbağrı veya ligustrum gibi süs bitkileri ile asmalar ve nar ikinci yıla yeniden yaprak açarak, bizleri mutlu etti. Hatta yan daldan olarak deneme yaptığımız porsuk ağacı da halen yeşil ve uçtan yeni sürgünler vermeye başladı. Tıbbi ve aromatik bitkilerden nane, kahverengi mentol nanesi, dağ kekiği ve tavşan kekiği ile biberiye, lavanta bitkilerinde de baharın mutluluğu bizimle. Biberiyelerden hasat yaptık, lavantayla birlikte birkaç çelikleme denememiz daha oldu, hamdolsun.

 

Meyve ağacımız olarak pembe Giresun kirazımız beyaz gelinliğini giyerek bizlere bambaşka mutluluklar yaşatmakta, baharda dallarına düşen kar manzarası ile iyi bir arka fon olmakta. Tabi arılara, böceklere de iyi bir besin. Fidandan denemelerimiz, kayısı çiçeklenmişti, küçücük boyuyla üzerinde 8-10 meyvesi var şimdilik, dökmezse çağla olarak hatta olgunlaşmaya sabredersek özellikle oğlumuza güzel tecrübe yaşatır, inşALLAH. Ayvamız da çiçek göstermemekle birlikte yeni sürgünlerle baharın habercisi. Ve sürgünden çıplak köklü olarak dikimini yaptığımızın yanında komşu ağacından kök sürgünü olarak gelen hünnap fidanımız henüz tomurcuk ve yaprak vermese de canlıyız gösterisi yapmaktalar. Ters dutumuzda bir sürü tomurcuk, yaprak ve meyve pürçükleri ile bahar şöleninde yerini aldılar...

 

Akdeniz’i İç Anadolu, Ankara’ya getirme, küresel ısınmaya dikkat çekme gayretlerimizin ürünü olarak diktiğimiz iki zeytin fidanımız, her ne kadar birinin bir dalı yapraklarını dökmüş olsa da ilk kışı atlattı, ALLAH’ın izniyle. Kurudular mı diye düşündüğümüz kivilerimizde ise gövdenin alt dallarından yeni tomurcuklar ve sonrasında yaprak, sürgünler vermesi apayrı bir mutluluk. Ve orjini belli nar ağacından çeliklediğimiz nar fidanını saksıdan toprağa aldık, henüz yapraklanma olmadı ama kök ve gövdede canlı emareleri halen var. Yine Nar olarak tohumdan iş yerinde yetiştirip, uzun zamandır iç mekanda muhafaza ettiğimiz süs narını, bahçenin en kuytu ve güneş alan yerine diktik. Uğraş ve gayret bizden, mahsul, tekdir ALLAH’tan.

 

Son olarak şu pandemik süreçte, sokağa çıkma kısıtlamasının olması, olmasa da insanın dışarı çıkmamaya imtina ettiği yıllarda toprakla uğraşmak insana kan, can oluyor. Ankara’nın ortası, şehrin göbeğinde şehir tarımı, kentsel tarım, şehiriçi tarımcılığı, permakültür tarımsal üretim ve şehir bahçeciliği olarak bizde uğraşlar böyle, fiziksel yorgunluğu yanında stres atma, bir hikaye oluşturma, vakit geçirme, heftiklemece ve özellikle tüketim toplumu olarak, tüketirken tükeniyoruza, üretim, daha çok üretime çare olma anlamında bizleri mutlu etmekte. Sizlere de tavsiyem, hatta ısrarımdır, toprakla uğraşın ve bakın neler olacak. Bunun için, illaki müstakil bir eviniz, tarlanız, bağınız bahçeniz olmasına gerek yok, imkanı olana sözümüz yok tabi. Balkonda, pencere önünde, bina aralarında, site içinde, çatıda veya daha nice alanda ve ortamda olur. Tek ihtiyaç olan saksı vs biraz kap, bir avuç toprak, az bir miktar su, emek ve sabır. Ve tabi ki bolca sevgi… Doğayla, duayla ve sağlıcakla kalın.

 

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder