Yokluk-Zorluk İçinde

 

Bal tutan parmağını yalarmış derler. Kimileri sütün kaymağını yer, işin en kolay kısmından kazancı kazanlar doldurur. Bizler ise sütün kaynağında, kazanın içinde oluruz ama kazancımız, kazıya kazıya bırakın kepçeyi bir yemek kaşığı hatta bir tatlı kaşığı eder etmez…

 

Uzun zamandır, elden geldiğince, dil döndüğünce ve fırsat buldukça yazıyorum. Denk gelenler, vakit ayırıp okuyanlar, takip edenler bilir. Yazılarım daha çok yokluk, zorluk üzerinedir. Çünkü tarımsal ve hayvansal üretim genelde böyledir. Ekmeğe giden yolda emek en mühim mihenk taşıdır ama çiftçinin emeğinin karşılığı günlük kendi ve ailesinin karnının doyduğu kadardır. Mecburen günü kurtarmak peşindedir…

 

Dağlarda koştur koştur çalışan, emek harcayan hayvan üreticisi, yörük, çobandan, ekin harman işleri ile uğraşıp, soframıza düşen ekmeğe emek verenlere, bağ bahçe işleri ile uğraşarak leziz, nefis ağzımıza layık ürünleri üretenlere dek, hepsi zorluk içinde. Öyle emekler var ki her bir uğraşta, bırakın yıl 12 ay, geceli gündüzlü katlanmayı, bir haftalığına tatil niyetine gelin bize yardım edin deseler, çoğu insanın dayanamayacağı türden. Ki yardım ederken inanın size işin ucundan dahi tutturmazlar, siz misafirsiniz diye….

 

Bu kadar emek yoğun, insanın ömrünü tüketen uğraşlar sonrasında tonlarca ürün elde edersin. Masraflar, borçlar, yiyip içtiklerin, borca keseden harcadıkların diye diye oturur bir hesap edersin. Çık çıkabilirsen işin içinden. Çünkü başkalarınınkinin aksine ürettiğin ürünün hiçbir ederi, değeri yoktur. Seni bir kaşık suda boğmak isteyen alıcılar, akbabalar gibi üşüşür başına. Ta sezon başından üretim sonuna kadar borçlanmışsındır, sistem öyle bir kurulmuş, çorap bir güzel örülmüştür ki razı olmalısın, olmak zorundasın denilene. Olmasan ne yazar, alternatifin var mı? Burada bunlara olmazsa, şuraya götürür şunlara istediğime satarım diyebilecek ne halin vardır, ne imkanın, ne de mümkünü. Sen razı olmalısın, olmak zorundasın üretici olarak. Zaten aklında ermez böylesi karmaşık işlere… velhasıl sona geçersin, bir hesap bir kitap, elin hamur karnın aç. Borca kalmadıysan ne mutlu. Umut, seneye daha iyi olacak, neden olmasın…

 

Hep mi böyle diye aklınıza gelebilir, özellikle direk işin içinde olmayanlar ya da üretim peşinde değil de aracı olanlar, daha büyük şirket sahipleri, elit kesim… Üretici olmayan ya da çarkı, sistemi güzelce kurmuş, tıkır tıkır işletenler de vardır. Üreticiden öldüm pahasına alıp, tüketiciye gelene kadar çok olan masrafları daha da çoğaltıp, fazla fazla kazanabilenler. Veya üretici olup, daha büyük üretimler yapabilen, sistemi güzelce oturtmuş şirket vari üreticiler. İyi kazanıyor, hem de çok iyi. Tarımsal bir ürünü düşünün, verimli bir ovadasınız, iklim çok uygun. Ve siz yılda bir değil 2 veya 3 sezon ürün alabiliyorsunuz. Bir veriyorsunuz, 8-10 katı ürün elde ediyorsunuz. Her şey düzgün, düzenli, sistemli, adil olsa kazanmamak ne mümkün. İllaki kazanırsınız, bir zarar sakat, afet vs olmadığı sürece. Ama gel gelelim ortam ve gerçekler bambaşka. Eller kazan kazan götürürken, bizler ağzımıza sürülen az bir tada, biraz kokuya razıyız. Maalesef düzen böyle, acımasız sistem bu.

 

Çözümü basit aslında, en azından bir iki açıdan. Yasal düzenlemeler, öyle yasalar olmalı ki hem üreticiyi korumalı hem tüketiciyi gözetmeli. Aradaki çok kazananlar, kafanızı yormayın onlar işini bir şekilde halleder, olan yine gariban üretici ile tüketim toplumu olarak hepimize olur.  İkincisi üretici birlikleri, vakıflar, dernekler yani STK’larda. Ama öyle birilerinin güdümünde olmayan, ideoloji ve kişilerin menfaati peşinde koşmayan gerçek bir STK. Üyelerini gözeten, şahsi ceplerden çok onların kesesine çalışacak gerçek üretici birliklerinde sır. Üreticilerden oluşan, elini taşın altına koyabilecek yürekli insanlara çok ihtiyaç var. Yok mu öylesi insanlar, illaki vardır ama mevcut sistemde, çarkın dişlisi arasında ezilmektense, kendi ekmeğinin peşinde koşmaya gayret eden nice yürekli, gerçek insan dolu ortalık. Ama fitili ateşleyenler yok maalesef, tabi şimdilik…

 

Sonumuz hayrolsun, bu günlerimize hamdolsun ve ALLAH’ım bundan aşağı etmesin. Duayla, doğayla ve kalın sağlıcakla…

 

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder