Düştük bir sevdaya hesabı, eğer toprakla
haşır neşir büyümüşseniz, BEN büyüdüm adam oldum derdine ve hevesine, havasına
kapılmadıysanız, toprak sevdası bitmez, herkes bir gün toprak sahibi olacaktır,
en kötü öbür karafa giderken. Mühim olan nerede ve nasıl sevdaya düştüğünüz ve
ne zaman kavuşacağınız…
Bizimkisi
de bu hesap, bir sevdadır gidiyor ve giderken de bizleri sürükleyip götürüyor,
kadere olan sadakatimiz, yazana olan sevdamızdandır…
MİNYATÜR
BAL KABAKLARI
Komşunun verdiği bal kabağı
çekirdeklerini kıyıya köşeye peyder pey dikmelerimizle başladı, serüven. Öyle bir
serüven ki ne olduğu, sonunun nereye varacağı belli olmayan bir yolculuk, amaçsızca,
bir hedefe odaklanmadan giden. Öylece ektik kabak tohumlarını ve bıraktık. Herhalde
olmayacak, kabak, kavun, karpuzdan bir haber yok, olan biten yok mu, vur mı
derken, arada tasarım değişikliğine, sistem kurmaya ve düzen oturtmaya gayret ederken,
bilerek ya da bilmeyerek yolu, yeri değişenler de olmuştur, bu serüvenin, maceranın
kahramanlarında…
Tam bostanlar olmayacak, boş verelim,
ümit bağlamayalım bunlara dediğimiz zamanlarda yerden bir şeyler gözükmeye
başladı. Çıkan yabani ot mu derken, söküp sökmemekte kararsızlık çekerken,
neyse biraz daha dursun sabrı bize KABAK yaprağı bunlar olgusuna kavuşturdu. Ve
o olgu öyle hızla büyüdü, yaprak ve çiçek açtı ki, yer gök, içimiz dışımız
kabak oldu. Doldu doldu taştı, hayatımızda hiç yemediğimiz kadar KABAK ÇİÇEĞİ
DOLMASI yemek nasip oldu, bu dolup taşmaların devamında.
Onlar dolup taşa dursun bizim kışlık,
bal kabağı olacak heyecanı sararken bizi, sarı sarı güneşler doğmaya başladı,
3-5 derken bir sürü güneş. Doğdukça sararan, sarardıkça parlayan güneşler. Bir
taraftan da bunlar nasıl bal kabağı, sarı sarı, boğum boğum kalıyor, olduğu
olacağı bu demekki. Az daha dursun, belki sonradan büyüyecektir, büyümeyecektir
bekleyişi içerisinde MİNYATÜR BAL KABAKLARI demeye başladık. Tabi diğer
taraftan arada bir de tadına bakıyorduk, güneş bal kabaklarının, baktıkça gördük
ki gerçekten BAL GİBİ’ler. Süreyya sultanın ellerine sağlık, gerçek bal kabağı
tatlıları yedik.
Büyüyecek beklentimizde sürmekteyken,
son zamanlarda bolca olan beyaz sinekler başımızı ağrıtıyordu. Ama baktık ve
gördük ki, kenarlara diktiğimiz geniş yapraklı kabak gibi bitkilere dadanıyor
daha çok ve içerdeki ana üretim ürünleri olan, domates, salatalık, biber vs.ler
bir nebze nefes almış durumdalar. Bir taşla iki üç kuş vurma olayı bu olsa
gerek, kenardaki geniş yapraklı bitkiler, bir taraftan konukçu, yuvalama bitkileri
oldu, onların sayesinde diğer bitkilere çok bulaşmadılar. Ara ara onlar içinde
mücadele ettik ama KORONA vs.den tam da çözümü bulduk diyemeyiz.
Bugünlerde biraz daha hasat zamanı diyerek,
hasat ettiğimiz Minyatür Bal Kabaklarını nasıl değerlendirelim diye
araştırırken bir de baktık ki, aynı bizim kabaklar mevcut resimlerde. Neymiş ne
değilmiş derken gördük ki, bizim minyatür bal kabaklarının aynısı. Jack Be Little
Kabakları olarak isimlendiriliyormuş ve düşündük gördük ki geçen sene migrostan
süs kabakları almıştık, yanlış değilsek tanesi 10 TL’ye ve tohumlarından ayırmıştık.
Tamam şimdi oturdu taşlar yerli yerine bizim minyatür bal kabakları bu
kabaklardanmış ve böyle oluyormuş. Geçen sene 10 TL ise u sene 25 TL olur,
birde yetiştiği yer, ilaçsız vs doğal ve organiklik vs düşününce, 75-100TL
bizim için maddi ederi. BiZe yaşattığı mutluluğu, gizemi, bu gizemli serüvenin
kahramanı MİNYATÜR BAL KABAKLARI yada Jack Be Little Pumkin değeri paha
biçilemez. Akşama da güzel bir aş oldu Süreyya sultanın ellerinden, elleri dert
görmesin, ALLAH’ım hanelerimizden huzuru, mutluluğu, saadeti ve SAĞLIĞI eksik
etmesin. Bize afiyetler olsun ve bu haliyle de lüks bir lokantada porsiyonuna
200-250 TL istenir, ederi ve gideri de var bizce. Bir gizemli serüvenin daha
sonu derken, iyilik, güzellik hepimize olsun…
KARA
ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder