Keklik

 

Silifke, Göksu, Uzuncaburç, Susanoğlu, Taşucu gibi yerleri ile çileği, yoğurdu, Uzuncaburç üzümü, tantunisi, batırık ve kısır gibi yöreye özgü ürünleri ile başlayıp, bir yerden bir üründen bahsederek, buraya kadar geldik…

 

KEKLİK

 

Kekliği düz ovada avlayalım

Kanadını çam dalına bağlayalım

Yar yar

Buyurun arkadaşlar davetim var benim

Herkes kesesinden yesin içsin

Saltanatım var benim

Aslı yok yaylasında

Bin beş yüz koyunum var benim...

 


Diyen bir halk oyunu ve türküyü duymayanımız yoktur. İşte burada bahseden KEKLİK Silifke kekliğidir. Hayvanın uçuş, kalkış, sekiş ve uçmak için kanatlarını çırpış anını, korkudan geri geri çalılıklar içine çekilişini ve ıssız yerlerdeki sekişini büyük bir canlılıkla yansıtır. Kaşıklarla oynanır. Kaşık vuruşları, keklik uçuşunu, kanat seslerini ve ötüşünü canlandırır.

 

Silifke ve yöresinde yaygın bulunan, Kınalı Keklik, Alectoris chukar, türüne has başın alın kısmında başlayan karakteristik siyah bant çizgisi gözlerden boyunun alt kısmına kadar iner. Ergin kekliklerin göğüs, sırt ve kanatları kül grisi renkte olup yanda şerit şeklinde siyah çizgiler vardır. Gaga, ayak ve bacaklar kırmızı renktedir. Ergin erkek kekliklerin ayak ve gaga rengi dişilere göre biraz daha açık kırmızı, gaga kısa ve incedir. Kınalı keklikler genellikle Bromus ve Artemisia türleri gibi otsu tohumlu bitkilerin bulunduğu vejetasyon tiplerini tercih etmektedir. Bu tür tohumlu bitkilerin tahrip olduğu ve bu tip besin kaynaklarına ulaşılamayan habitatlar keklik popülasyonlarını önemli ölçüde etkilemektedir.

 

Bilmem kaç tane kınalı keklik kenelere karşı doğaya salındı gibilerinden bir sürü haber vardı, özellikle kenelerden bulaşan Kırım Kongo hastalığının yaygın olduğu geçmiş yıllarda. Bu tür faaliyetler ve ortaya çıkan bilinçlenme ile insanların bilinçsiz avlanması kısmen de olsa azalınca, çok çok azalan KEKLİK popülasyonu bir nebze artış oldu. Bu vesileyle, avcılar, av severler mutlu oldu, başta da bahsettiğimiz gibi, türkü de bahsi geçen keklik avı yapılabilir oldu.

 

Avlanma sezonunun serbest olduğu bir zamanda gelin tatile, Silifke ve civar yöreye, yaylalara gidelim. KEKLİK gözleyelim, sesini ötüşünü dinleyelim, kotaya dikkat ederek avlayalım, oraların bayırında düzünde melodi eşliğinde bir keklik oyunu oynayalı. O dağların temiz mis gibi havasından içimize çeke çeke, kaynak sularından, bir kuyusundan içelim…

 

Velhasıl bu sene KORONA vs.den geçti belki ama önümüzdeki tatil dönemlerinde rotanızı Akdeniz’e, Silifke’ye, Susanoğlu’na, Taşucu’na, UZUNCABURÇ’a doğru kırmayı sakın ihmal etmeyin. Tatile Tatil Köyü yanında, KÖY TATİLİ’ne ne dersiniz. Gelin bir değişiklik yapıp, bir köylü amcaya misafir olun birkaç gün, yardım edin işlerinde güçlerinde, tabi rızasını alarak ve bakın görün ki bu işten o da memnun kalacak, sizde. Ve belli mi olur, hasat zamanı gelmişseniz, 3-5 kilo peynir, çökelek, tereyağı yanında 8-10 kilo buğday, un, nohut vs neyi var neyi yoksa size ikram edecek ve ücreti mukabilinde tabi, kışlık erzağınızı arabanızın bagajına koyarak döneceksiniz, öylesi bir tatilden…

 

KARA ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder