Hacettepe

  

Zaman, fırsat buldukça yine eskilerden, yenilerden, görüp duyduklarımızdan aktaracağız dediğimiz hale, yerlerden giderek, ANKARA’dan, başkentten herkese sevgi, saygı ve selamlar, canı gönülden…

 

HACETTEPE

 

İlim, irfan yuvası, ülkenin her yerinden, hatta dünyadan şifa bulmaya gelenlerin uğrak yeri. Her ne kadar işleyiş biraz farklı olsa da, HDP’li vekilin birisi hastaneler için dahi bir sürü arayan oluyor demişti bir TBMM TV programında. ALLAH şifa bekleyenlere şifa versin, buralara düşürmesin, bizleri buralarsız da bırakmasın.

 

Geçenlerde konumuz HACETTEPE’ydi, niye bu ismi almış, ismi nereden gelmiş. Gerçekten hacet tepesi miydi acaba diye, kendimizce bayağıca konuştuk. Bir araştırınca gerçekten hacet tepesi olduğunu anladık ama tuvalet anlamında ki değil, baştan belirtelim. İsim şuradan geliyormuş;

 


1700’lü yıllarda yaşamış, yeşil eski yağlı, kirli bir hırkası olan YAĞLI DEDE adında ilmi ve bilgisi yüksek bir zat yaşamış. Rüya tabirleri ile meşhur bu zat zamanındaki, Ankara’nın başına gelecek kuraklık ve çekirge sürüsü istilası gibi olayları önceden bilmesi üzerine daha da ünlenmiş ve Yağlı Dede’ye sevgi ve hürmet daha bir artmış. Nerede bir sıkıntısı olup karşısına çıkanlara yol gösteren bu ilim, irfan sahibi adam, Kasım Efendi’ye “benim ölümüm yaklaştı, şu karşı tepeye benim için bir kabir yaptır” vasiyetinde bulunmuş. Ve birkaç gün sonra da ölmüş Yağlı Dede için istediği tepeye, iki ucunda çukur çanak bulunan bir mezar yaptırılmış. Zamanla insanlar mezarın başına gelip, mum dikip, bu çukur çanaklara biriken sudan ağrıyan dişine, karnı ağrıyorsa karnına vs sürmüş, içmiş. Bütün hacetleri için geldiği bu yere ahali zamanla hacet kapısı demiş ve sonrasında Hacet Tepesi kalmış gitmiş oranın adı.

 

Şimdilerde de çok farklı değil, ilim, irfan yuvası, ülkenin her yerinden, hatta dünyadan şifa bulmaya gelenlerin uğrak yeri, hacetlere çare bulma yeri HACETTEPE… ALLAH düşürmesin, muhtaç etmesin buralara, ama en kötü haliyle dahi doktorsuz, hastanesiz, şifalarımıza da şifasız, çaresiz bırakmasın BiZLERi…

 

KARA ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder