KARA
KURU KAVRUK - 2
… köyün dışına ilçeye,
liseye giderken ki, tedirginlik hatta daha da fazlası. İle, Mersin’e gittiği
2-3 yokken, İl dışına, Bölge dışına, bambaşka yerlere, diyarlara, memleketlere
nasıl gidilecek. Orası neresi, kim çıkacak karşımıza, neler bekler bizi. Bu
yokluk içinde oralarda nasıl edilecek, yapılacak, yaşanacak. Büyük bir boşluk,
diyerek geldiğimiz noktadan devam etmeden önce bir hatırlayalım, lise
zorluklarla dolu olsa da aslında hayatın dönüm noktası olmuştur birçok yönden
bakıldığında. Bünyesel, sosyal, psikolojik vs birçok yönden gelişme olmuş, bir
nebze kendini aşmış, tabiri caizse kozayı yırtmıştır bu KARA ÇOCUK. Şöyle ki; o
vakte kadar köy dışına çıkılmamış hayatta, Liseyle birlikte İlçeye gidilmiş,
kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi olmuştur…
“Hiyin oğlaklarım, hiyin, hormancıyı
da atlattık” diyen rahmetli BABAm bir taraftan, anlatılan “o kada okudun, keşke
azcık daha okusaydın da ormancı olsaydın” diye anlatılan hikayeler mi
etkilemiştir bilinmez ama kaderi İLAHİ böyle uygun görmüş ve ol demiş, bizlerde
kazanmışız, Karadeniz Teknik Üniversitesi ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Bölümü’nü.
Başlarken değindiğimiz, köyün dışına ilçeye, liseye giderken ki, tedirginlik
hatta daha da fazlası. İle, Mersin’e gittiği 2-3 yokken, İl dışına, Bölge dışına,
bambaşka yerlere, diyarlara, memleketlere nasıl gidilecek, orası neresi, kim
çıkacak karşımıza, neler, ne ZORLUKLAR bekler bizi gibi bir sürü soruyla başlar
yeni bir macera, bu KARA KURU KAVRUK’un hayatında… Hazırlanır valiz, kayıt için
giderken tek seferde gidilecek ve muhtemelen dönem arasına kadar
gelinmeyecektir. Ve çıkıldı yola, aynı dönem KTÜ (Ordu) Ziraat Mühendisliği’ni
kazanan teyzemin oğlu (deyzemin guzusu) ve ortanca oğlu İsa Abimle birlikte önceden
sözleşildiği üzere, Mersin’de buluşuldu ve birlikte yola çıkıldı. En azından Ordu’ya
kadar birlikteyiz, onlar orada inecekler biz ise devamında yalnız devam edip, Trabzon
otogardan bizi karşılayıp yol gösterecek olan, İsa abimin asker arkadaşı olan
ve hiç görüp, tanımadığım Murat abi (ki sağ olsun çok emeği var üzerimde, çok
ekmeğini yedik, ALLAH’ım onlardan hep razı olsun).
Yola çıkıp, Ordu’ya kadarki süreci
çok fazla hatırlamıyorum, muhtemelen kendimi daha güvende hissetmiş, yanımızda
bir büyüğün olmasının vermiş olduğu rahatlık ile sürmüştür. İkindinden başlayan
Mersin-Trabzon yolculuğu, sabahın seheri saat 5-6 sularında Ordu’da teyze oğullarının
inmesinden sonra başlamıştır, asıl tedirginlik, korku. Sizde de olur mu bilmem
ama yeni bilmediğim bir şeye başlarken, içimde bir kor alev yanar, göğsüm
daralır, adernalin yüklemesi yaşar ve gürpüldü sarar BENi. O zamanlarda aynı
durum ve hal içerisinde kalan 4-5 saatlik yol nasıl geçti, sürdü anlatamam,
ancak yaşanır. Muavine belki 3-4 defa sorma gereği duydum, geldik mi Trabzon’a,
burası Trabzon mu? Vs sorularla hele, KTÜ Eğitim Fakültesi (Akçaabaat)’nin
yanında durduğumuzda inen nice yolcuyla ve devam edip bir geçişimiz var oraları
ki, aha kaçırdım, sonraki durduğu yerde insem nasıl geri gelirim, Murat abi ile
nasıl buluşacağım gibi bir sürü soru dolaşırken kafamın içinde, beni uyarmış
olmasına rağmen kendimi sağlama alma gayesiyle olsa ki dayanamayıp muavine
tekrar sorma gereği hissetim, “Burası Trabzon Otogar değildi ve benim de inmem
gerekmiyordu değil mi?” diyerek…
…
Devamı
yakındır…
KARA ÇADIRIN KARA EVLADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder