SAK, gözü açık, uykusu hafif, uyanık anlamı taşıyan, biyoloji de kök, gövde oranı olarak bilinen Su Altı Kurtarma gibi kısaltmaları ifade eden ve kendim için en önemlisi de soy ismim ve sülalemizdir. Köyde ve yakın çevrede SAKLAR olarak biliniriz ve Silifke-Uzuncaburç’un kalabalık sülalelerindeniz...
SAK nedir, sülalemiz nereden gelmiştir, hangi Türk boyuna dayanıyoruz gibi sorularla başlamış ve büyüklerimizden duyduklarım (dedem, biz Kafkaslardan gelmişiz derdi gibi) ve kendi tecrübelerim olarak, başka İllerde aynı soy isimli insanlarla (Trabzon’da yurt santral görevlimiz Recep SAK, Nevşehir’de otogarda bilet ararken filan SAK’ın akrabası mısın veya soyadımı söylediğimde Aydınlı mısın diye sormaları gibi) karşılaşmam araştırmamın temelini oluşturmuştur. Özellikle bulunduğum değişik yerlerde aynı soy ismi taşıyan tanımadığım ve akraba olarak bilmediğim insanlarla karşılaşıyor ve yüzün çok tanıdık geldi, filancanın nesisin gibi sorular beni iki cevaba götürüyor. Birincisi Sülalemizin Varsak (Farsak veya Saka veya SAK olarak da geçiyor değişik kaynakyarda) Türklerine dayanması, ikincisi ise Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında Soyadı Kanunu ile halktan kendi istedikleri soyismini belirleyemeyenlere, Devletin belli soyismi seçeneklerinden seçme şansı verilmiş ve değişik yerlerdeki değişik kişilerin SAK soy ismini seçmiş olmasından. Ama rahmetli dedemin Kafkaslardan gelmişiz söylemi ve devamında anlatmaya çalıştıklarımdan birinci cevabın ağır basacağı kanaatindeyim. Bu kestirim üzerine yoğunlaştığımızda:
Çok fazla kaynak bulunmamakla birlikte araştırmalarımdan edindiklerim doğrultusunda tarihi geçmişimiz diğer Türk Boylarında olduğu gibi Orta Asya’ya dayanmaktadır. Tarsus’un kuzey-batısı ile Silifke’nin kuzey-doğusundaki dağlık (Bolkar Dağları) bölgeyi ve Taş-ilini yurt tutmuş, VarSAK (Farsak, Barsah) Türkmenleri Oğuz veya Türkmen oldukları, Barsah (dikhan) Beyinin Karluklara, halkının Oğuzlara bağlı olduğu dile getirilen bir Memlük kaynağında, Tarsus Türkmenleri olarak belirtilmiştir. Anadolu’ya göçleri ve yerleşmeleri Anadolu'nun fethinden daha eski olduğu bu kaynaklarda dile getirilmektedir. Ulaş Boyu’nun, Oğuzların Üç-Ok koluna mensup Bayındır ve Salur boylarına bağlı aşiretlerden oluştuğu, Dodurga aşiretleri, Bozca Esenlü ve Ertena Esenlü (veya Eretne) olmak üzere iki kola ayrıldığı, Oğuzların Boz-Ok kolundan Avşar boyuna mensup olabilecekleri çeşitli kaynaklarda bahsedilmektedir. Anadolu’ya göçleri öncelikle Kars Bölgesine olmuş, hatta Kars’ın kurulmasına vesile oldukları belirtiliyor. Ve bu durum oralarda bulunduğum zamanlarda kendi soyumdan olan insanlarla karşılaşma ihtimalini şimdi düşününce beni heyecanlandırıyor. Daha sonraları Rusların sıcak denizlere inme hayali gibi yeni otlaklar ve daha sıcak yurtlar edinme gayesiyle Anadolu’nun güneyine inmişler, Tarsus’tan başlayıp batıya Silifke, Taşeli yaylalarına Bolkar dağlarına kadar yerleşmişlerdir.
Daha sonraki dönemlerde diğer Türkmenlerde olduğu gibi, Moğol istilası sebebiyle Selçuklu hakimiyetindeki Anadolu'ya göç etmişler, Selçuklu-Moğol otoritesini kabul ederek Anadolu'da kalanlar veya itaat etmeyenler, baskıya maruz kalmaları sebebiyle Suriye'ye gitmişler. Memlükler, Çukurova Türkmenleri’nin atlı birliklerinden akıncı güç olarak yararlanmışlar. 16. yüzyılda Çukurova ve Konya Ovası gibi bölgelerde yaşamaya başlamışlardır. Osmanlı Dönemi’nde, Osmanlı-Karaman Beyliği mücadeleleri esnasında Varsaklar, Karamanlıların yanında yer almışlardır. (Varsaklar, yüksek dağlarda, boyunduruk altına girmeden, kendi halinde, hür ve müstakil yaşamayı tercih eden ve bunu bir hayat nizamı olarak kabul eden bir anlayışa sahipti. Bu yönüyle Karamanlılarla ortak özellikleri varken, Osmanlı Devleti, aşiretleri daimi olarak kontrol altında tutan, başıboş hareket etmelerini istemeyen, bir hukuk ve nizam devletiydi. Onlar için Osmanlıların kurallı yapısı yerine, Karamanlıların kendi haline bırakma yapısı daha çekici gelmiştir.) Osmanlı kaynaklarında önemli bir tehdit olarak gösterilen ve gözü kara, hırçın ve isyancı bir boy olarak anlatılan, sert yaratılışlı ve özgürlüğüne düşkün olan bu Türkmen boyu, hakim oldukları coğrafyalarda merkezi bir otorite oluşturmak isteyen Selçuklulara ve Osmanlılara sürekli olarak zorluk çıkarmışlar ve tarihin çeşitli dönemlerinde bir araya gelerek ayaklanmışlardır. VarSAKlar, bu isyanlarda önemli bir rol oynamış, uzun süren savaşlara ve mücadelelere girişmiş, zaman zaman askerî ve siyasî başarılar kazanmış, bir taraftan da çağlarının en korkunç katliamlarına maruz kalmışlardır...
Devamı gelecek, SAKLAR-2 yazısı...
İrem SAK, Güven SAK gibi ünlülerde soy ismimizi kullanmakta ama kökenlerini çok çok araştırmadım. Aşağıdaki yabancı kaynaklarda ilk çıkan organisazyonlar, direk anlamıyla ve yapısıyla alakalı olmasa da sorgulanınca ilk çıkanlar:
The Central Organisation of Finnish Trade Unions (SAK)
“It’s a SAK” (Simple Act of Kindness)
http://varsakturkleri.blogcu.com/varsak-turkleri/9207328
#Ankara'da olsakda #oralarda #yaprakDüşse #içimParçalanır
KARA ÇADIRIN KARA EVLADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder