Manız

 Davarlı günler diyelim gelin hep birlikte, uzun zamandır ihmal edilmiş haliyle ...


MANIZDAN ESİNTİLER


Manız, eve ve mahalleye yakın, damın karşısında, daha çok hayvanların kaldığı, ağıl, ahır, çardak vs.nin olduğu seyil, yaylalara göre sahil yerimiz. Köye yakın olması yanında, pusat, karakız mezarı, sığlim gibi diğer yaylalarımıza göre daha ılık olan, kar yağan fakat daha az yağması yanında daha kısa süre kalan, iklim olarak takribi Ankara şartlarına benzeyen güzel yerimizdi. Öte yandan dedemlerin, sonrasında babamların ilk hanelerinin olduğu, anısı, değeri büyük MANIZ. Dahası köyümüz Uzuncaburç’a 3-4 km mesafede, eve yaklaşık 1 km uzaklıktaki bu yer, yerleşime, bakkala, okula ve dahi insanlara yakın, güzel yurt.


Dedemlerin, sonrasında babamgilin ilk yerleşimi, evi, yurdu, ahırı vs herşeyi buradaymış. Şimdilerde ve bizim zamanlarımızda, o günlerden kalan kalıntılar ile hayat sürdük. Ev ve ahır yıkıntısında ağıl, ahır yaptık. Yandaki iki kuyudan halen su içilir, kullanılır ve avlusu, harmanı, toprağı, çardağı ve dahi herşeyi eskinin üzerinde. Hayatlar üzerine kuruludur hayat. Dolayısıyla ruhu, dokusu, kokusu ta 150-200 yıla götürür ve dahi Roma, Helenistik esintisi de vardır bir nebze taşlarında.


Manız böylesi bir yurt, yerleşim yeri olarak hayatlar üzerine kuruludur. Çok fazla, geniş geniş tarlaları yoktur. Biraz Akdeniz esintisi taşır, taşında, toprağında, çalısında, yaprağında. Her ne kadar yükselti olarak 1000’lerde olsa, kışın kar yağıp, donlu günleri bayağıca olsa da Akdeniz’dir, Torosların eteğinde güzel bir yayla yerleşimidir, deniz kenarına göre. Ama bizim gibi konar göçer, yörükler için buralar, seyil, sahil yeridir.


Biliyorum giriş kısmı biraz uzun oldu, özellikle bilene sıkıcı gelmiştir ama bilmeyenlere, oraları görüp gezmeyene anlatarak başlayalım istedim. Velhasıl bu seyil yerindeki yurdumuzun adıdır manız. Daha çok kış yurdu olarak gelir, kışı buralarda geçirir, baharı biraz geçmeye yakın Nisan, en geç Mayıs gibi, bağlar iyice yaprağa oturmadan, yaylacılar göçüp gelmeye başlamadan ver elini daha yaylaya yaparız. Bir sene karakız mezarına, bir sene sığlime veya Pusat Dağına olur yolumuz, yolculuğumuz.


Yolumuz, yolculuğumuz erken olur, daha bir yılı tamamlamadan. Çünkü zarar ziyandır MANIZ bir nebze. Çünkü yerleşime yaklaştıkça yer, alan, arazi daralır, azalır. Dahası herkesin bağı bahçesi, tarlası ekini vardır ve hepsi kendine has değerlidir ve davar için, bizler için tehlikedir. Çünkü sürünün hepsi değil sadece bir kısmı tezse, kaçsa sürüden ayrılıp gitse, zarara varsa, Allah muhafaza, sürüyü değil varı yoğu satsak ödeyemeyiz, zararı karşılayamayız. O vesileyle daha az zarar olan, alan ve arazinin daha geniş olduğu yerlere hava hafif ısınır ısınmaz ulaşmak icap eder. Ki çok zaman daha gidilen yerlerdeki, yaylanın yaylasında ki ekin harman kalkmamış, oralarda da zarar ziyan geçmemiştir ama seyildeki, aşağıdaki yerlerden daha azdır veya zarar olsa da, ekin harman kendimize aittir.


Manız yalnızlığın adıdır bir yandan çünkü yerleşime yakın olsa da, bir yandan birkaç zamanlığa geçici bir süre gelinen, konup sonrasında mahalledeki komşular, yaylacılar gelmeye başlayıp yada daha başlamadan, tam şenlenecekken gidilmesi gereken bir yurttur. Çünkü gelen yaylacılar şen şakrak, kalabalık getirse de biz konar göçer yörükler için zarar denecek, sebze meyve, bağ bahçe zamanını getirir ki, bize düşen uzaklaşmak, kaçmaktır oralardan. Velhasıl MANIZ böyledir kısaca. Girişi yapmışken daha da uzatmadan şimdilik burada bırakalım. Devamını manızdan esintiler serisinde yazarız, anıları, yaşanmışlıklar kadar yaşanmayanları da yazarız kısmetse.

Kalın sağlıcakla, hoşça dostça, duayla ve doğayla...

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder