Tohum Gelecektir

 

TOHUM MUHAFAZASI

 

Şehrin göbeğinde, AnKARA’nın ortasında tarımsal üretim ve şehir tarımı, kentsel tarım, şehir içi doğal ve organik üretim uğraşlarımız diyerek yazarız, tarif vermeye, belki de bilinenleri not düşmeye, tarih yazarız. Söz uçar, yazı kalır hesabı, kim bilir gün gelir, yazılanlar birilerine bir fırsat ortaya çıkartır.

 

Çoğu tarafından bilinen hususları dile getiririz ve öyle de olunca aman yine bizim uyuz, uzun uzun yazar diyenlerde vardır. Onlara selam ederek başlamak istedim bu sefer, onlara sözümüz yok zaten, işleri güçleri rast gitsin. Ama öte yandan, hayatında hiç toprağa el vurmamış, dalından domates koparmamış olmasına rağmen toprağa, tohuma, bitkiye, doğaya gönül veren veya vermek isteyenlere de bir fırsat vermek gerekir diyerektir gayem. Dahası eskiler bu işi yaptı, bizlerde az çok gördük ve yapmaya çalışıyoruz, şükür halimize. Ya gelecek nesiller, ya çocuklar, torunlar veya daha ileriki nesiller n’olacak diye hiç düşünür müsünüz?

 

Kırdan, köyden göçün hızla arttığı, hemen hemen köy nüfusunun %10’ların altına düştüğü ve dahası eski toprakların da gidişiyle, kıra, köye, çifte-çubuğa, tarlaya yılda iki-üç kez de olsa gidenlerin, giderken çoluk çocukta oraları bir görsün diyerek, onları da yanında götürenlerin sayısı gün be gün düşmekte. Çoğu yetişkin, anne-baba, ebeveyn için, çok basit bir konu gibi düşünülebilir, aman ne var işte toprağı işleyecek, tohumu fideyi, fidanı ekip, dikip sulayacak, ara ara bakacak, sonrada olgunlaşınca toplayacak diye düşünmekte ve ne var ki bunları yapmaya, çocuk oyuncağı demektedir. Tamam kabul, bilen için her iş çok kolay ve bilmeyen, hayatında kazma-kürek tutmayı bırakın, tutanları görmeden yetişen nesiller çok uzak değil. Öte yandan, herkes kazma-kürek tutacak, tarım yapacak da ne olacak diye de düşünebilirsiniz, onları yapan köylüler, çiftçiler zaten yapıyor kabul, ama ya iki gün sonra onlarında bırakmayacağına dair bir garanti görebiliyor musunuz? Dahası çiftçiler, tarım ve hayvancılık ile uğraşanlar, çok değil ha, sadece bir iki hafta üretimi bırakıyoruz, grev yapıyoruz deseler, tüketim toplumu olarak halimiz nice olur diye düşündünüz mü hiç? Bence bunları bir düşünelim, hatta aklımızdan hiç çıkarmayalım. Çünkü iki gün sonra asıl savaşların GIDA SAVAŞLARI olmayacağının hiçbir garantisi yok, BENce. Ama yine de siz bilirsiniz, en nihayetinde hayat sizin hayatınız ve gelecekte şahsen özde size ait…

 

Bu kısmı hiç yazmadım sizde okumadınız varsayalım ve gelin tekrardan, baştan bir başlangıç yapalım; şehrin göbeğinde, AnKARA’nın ortasında tarımsal üretim ve şehir tarımı, kentsel tarım, şehir içi doğal ve organik üretim uğraşlarımızda mücadeleye devam, elden geldiğince, olduğunca, kısmette olan haliyle…

 

Yazdan başlayıp, güz sezonu sonunda tavan yapan hasat faaliyetlerinin, bir kısmını tohum hasadı oluşturdu. Ara ara devam etmekte olan tohum hasadının uygun yöntemler ile ayrılması, kurutulması kadar, uygun şekilde muhafazası ve bahara, hatta gelecek yıllara aktarılması adına korunması da ATA TOHUMU ve gelecek için elzemdir. TOHUM MUHAFAZASI daha ayırma aşamasında başlar. Türüne uygun olarak ayrılması, sınıflandırılması ve buna dair etiketler ile hasat edildiği tarih, orjini, tartımız varsa yaş ve kuru ağırlığı, tohum yanında meyve özellikleri, tat, lezzet, aroma, sertliği, kabuk kalınlığı gibi özellikleri de bu etiketlere yada etiketleri, kısa isim kodlarının ayrıca yazıldığı bir bilgi defterine not düşülmesi önemlidir.

 

Uygun yöntemler ile ayrılan, üzerindeki jel vs gibi çimlendirmeyi engelleyici sorunların kaldırılmasından sonra ayrıma dair etiketleme ile daha çok direk güneş almayan, nem rutubet vs olmayan yerlerde iyice kurutulur. Kurutma işleminden sonra kısa kodlama etiketleri yapıştırılan, cam şişe, ahşap sandık veya yoksa plastik, karton kaplarda korunmak üzere birbirinden ayrı ortamlarda muhafaza işlemi başlar. Ortamın nemli olmaması, gerekirse ara ara kapak ve kutu ağızları da açılarak havalandırma yapılması, rutubet yanında direk güneş, soğuk, kar-kış temasından uzak ortamların tercih edilmesi TOHUMUN ve dolaysıyla bizlerin geleceği için önemlidir. Bu arada raflarda veya sandık, kutular gibi ortamlarda da yine birbirine karışmayacak şekilde, birbirine benzer tohumların etiketler yardımıyla birbirinden farklı kaplarda olacak şekilde, yine birbirine yakın yerlerde muhafazası kullanım kolaylığı sağlar.

 

Tohumların muhafaza edildiği ortamlarda, farelerden korunması, kurtlanma, böceklenme, kelebek oluşumu gibi zararlı ve haşerelere karşı da gerekli önlemler alınması gerekir. Böcek ilaçları konulabileceği gibi, böcek kovucu, güvelenme önleyici madde ve bitkilerden de faydalanılabilir. Mesela yine güvelenmeye ve buğday bitleri gibi zararlılara karşı doğal bir çözüm olarak, defne yaprağı ile kurutulmuş tohumları yanında yine ayrı ortamlarda kurumuş çam çırası bulundurmakta, bir tür doğal kovucu koruyucu özelliğe sahiptir.

 

İyice korunarak muhafaza edilen tohumlar, gelecek sezon ürünlerin verimi, devamlılığı ve gelecek nesilleri hem sağlık hem de başka nice açıdan korumak, bir tür geleceği güvence altına almak, bir nebze de olsa yarınları sigortalatmak gibi bir şeydir. Daim olması, her yıl yenilenen tohumların beklemeye alınması, bir iki yıldır muhafaza edilen tohumların yerine yenilerinin konulması ve bir iki yıldır bekleyen tohumların ekilmesi de hem daha sağlıklı tohumların kullanılması anlamına gelir hem de yeni tohumlar ile gelecek belki de 3-5 yıl sigortalanmış olur. Öte yandan fazla olan tohumların yine saklanması ve imkanlar çerçevesinde ilgililerine ulaştırılması ve daha çok insanın geleceğini muhafazaya yardım edecek, ve daha çok nesil sigortalanmış olacaktır.

 

Daim olması, bol bereketli tohumlar muhafaza etmek ve nicesine kavuşmak dileğiyle, kalın sağlıcakla, doğayla, duayla…

 

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

KARAyolcu Orman Mühendisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder